Ursavaş, Neslihan | Yıldırım, Ertuğrul
Article | 2017 | Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi17 ( 4 ) , pp.55 - 83
Çalışmada Türkiye'nin enerji arz güvenliği riski ile makroekonomik dengeler arasındaki ilişkiler test edilmektedir. 1980-2012 dönemini kapsayan veriler kullanılarak enerji arz güvenliği riski ile ekonomik büyüme, enflasyon, cari açık ve istihdam arasındaki ilişki Todo-Yamamato nedensellik prosedürü ile test edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre enerji arz güvenliği riskinden ekonomik büyümeye, enflasyona ve cari açığa doğru tek yönlü bir Granger nedensellik ilişkisi gözlenirken; enerji arz güvenliği riski ile istihdam arasında herhangi bir ilişki bulunamamıştır. Bu sonuçlara göre, büyümeyi artırmayı, enflasyon ve cari açığı azaltma . . .yı hedefleyen politikalarda enerji arz güvenliğini sağlayıcı tedbirlerin önemli bir yer tutması gerektiğini ima etmektedir In this study the relationships between the security of energy supply and macroeconomic balances have been tested in Turkey. Causal relationships between energy supply security and economic growth, inflation, employment and current account deficit are tested by following the Toda-Yamamoto procedure by using data for the period of 1980-2012. According to the findings, while a one way casual relationship from energy supply security to economic growth, inflation and current deficit are found, there is no casual relation between the energy supply security and employment. So, these findings imply that strengthening measures for the energy supply security should be an important part of the policies that targeting the increase in economic growth and decrease in inflation and current account defici Daha fazlası Daha az
Söylemez, Burçin | Ören, Muhammet | Ursavaş, Serhat | Keçeli, Tamer
Article | 2017 | Biological Diversity and Conservation10 ( 3 ) , pp.120 - 129
This study presents knowledge about bryophytes of Sinop peninsula which one of the Key Biodiversity Areas (KBA). Research materials were collected from 60 different sites between September 2014-June 2016. As a result of the evaluation of 614 samples 25 species of 17 genera belonging to 17 families from Marchantiophyta (Liverworts), 130 species of 74 genera belonging to 28 families from Bryophyta (mosses), 2 species of 2 genera belonging to 2 families from Anthocerotophyta (Hornworts). In total, 157 specific and infraspecific taxa belonging to 47 families and 93 genera were identified. Among these, 95 taxa are new to Sinop province a . . .nd 26 taxa are new to A3 square according to Henderson (1961) grid system. Bu çalışma Önemli Doğa Alanları (ÖDA)’ndan biri olan Sinop Yarımadası’nın briyofitleri hakkında bilgi sunmaktadır. Araştırma materyali Eylül 2014-Haziran 2016 tarihleri arasında 60 farklı notadan toplanmıştır. 614 örneğin değerlendirilmesi sonucunda Machantiophyta’dan (Ciğerotları) 17 familya ve 17 cinse ait 25, Bryophyta’dan (Karayosunları) 28 familya ve 74 cinse ait 130, Anthocerotophyta’dan (Boynuzotları) 2 familya ve 2 cinse ait 2 tür tespit edilmiştir. Toplamda 47 familya ve 93 cinse ait, tür ve tür altı düzeyde 157 takson tespit edilmiştir. Bunlar arasından 95 tanesi Sinop ili için, 26 tanesi ise Henderson (1961) kareleme sistemine göre A3 karesi için yenidir Daha fazlası Daha az
Dökmen, Gökhan | Boz, Arınç
Article | 2017 | Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi17 ( 4 ) , pp.85 - 106
Günümüzde ülkeler, potansiyel büyüme oranlarına ulaşma, enflasyon oranını düşük seviyelerde tutma, işsizliğin düşük olması, kamu borçlarının yüksek seviyelere ulaşmaması, bütçenin denk olması ya da az açık vermesi gibi çeşitli makroekonomik hedefler belirlemekte ve bu hedeflere ulaşmayı amaçlamaktadır. Ülkelerin ne kadar borçlanması, bütçelerinin ne kadar açık vermesi gerektiği ve diğer makroekonomik hedeflerin gerçekleşmesinde mali politikaların sürdürülebilir olması önem arz etmektedir. Bu sebeple mali sürdürülebilirliğin sağlanması gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkeler açısından önem arz etmektedir. Bu çalışmada yıllar i . . .tibariyle kronik borç ve bütçe açığı soruları yaşamış olan ve son dönemlerde dikkate değer bir biçimde mali disipline odaklanan Türkiye ekonomisi incelenmiştir. Çalışmanın çıkış noktası Türkiye ekonomisinin 2004'ün üçüncü çeyreği ile 2016'nın ikinci çeyreği arasındaki dönemde mali sürdürülebilirliğinin analizi ve bahsedilen iki kriz döneminden ne kadar etkilendiği sorusuna cevap verebilmektir. Bu doğrultuda, bahsedilen dönemlerde mali tepki fonksiyonu kurularak zaman serisi analizi yapılmıştır Today, countries have been setting various macro-economic targets such as attaining the potential growth rates, keeping the inflation rate at lower levels, lower unemployment, preventing the public debts to reach high levels, balanced budget or low deficit in the budget, and they have aimed to achieve these objectives. It has importance how much countries will become indebted, how much their budgets need to to have deficit and the fact of that fiscal policies should be sustainable in accomplishment of the other macro-economic targets. Thus, it is needed to take into consideration particularly for the developing countries to provide fiscal sustainability. This study examines Turkey's economy, which has experienced chronic debt and budget deficit questions over the years and has recently been remarkably focused on fiscal discipline. The starting point of this study is to analyse the fiscal sustainability of Turkish Economy for the period between the third quarter of 2004 and the second quarter of 2016 and to to find out how much it is affected by the two crisis periods. In this direction, a time-series analysis has been made by setting fiscal reaction function for the mentioned period Daha fazlası Daha az
Marangoz, Selin Çıplak
Article | 2006 | Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi (. Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi)2 ( 4 ) , pp.211 - 219
Edebiyat, insanın kendini ifade etme ve yaşamı yorumlama ihtiyacından doğmuştur. Tarihsel yönden bakıldığında, yazarlar edebiyatı farklı açılardan düşünmüş, edebiyatın amaçlarını ve yapılandırma yollarını tanımlamaya çalışmıştır. Bu çalışma, farklı dönemlerde yaşamış üç sanatçının; Aristotle, Horace ve William Wordsworth’ün “gösterme” ölçütü olarak edebiyatın ya da şiirin insanın ihtiyaçlarına cevap vermesi, ahlaki bakışını şekillendirmesi ve genişletmesi konularını nasıl yorumladıklarını ortaya koymaktadır. Sanatkârlık ya da duyguların dışa vurumu olarak edebiyatın, insanı “eğlendiren ve eğiten” bir araç olması, bu sanatçıların yal . . .nızca savundukları düşünce değil aynı zamanda kendi edebi eserlerini yaratmada uyguladıkları başlıca kuraldır. Literature has emerged from man’s need of expressing himself and interpreting life. Historically speaking, writers have considered literature from different points of view and tried to define its goals and the ways by which it has to be constructed. This study points out how Aristotle, Horace and William Wordsworth, three literary figures living in different periods of time, have interpreted literature or poetry as a “representation” medium in terms of satisfying man’s needs, shaping and enlarging his moral vision. The idea of literature either as a craftsmanship or outburst of feelings is but a vehicle for both “delighting and instructing” man and this is not only what they have asserted but also what they have practiced as the main rule for their own literary creation Daha fazlası Daha az
Murat, Güven | Aydemir, Sibel
Article | 2013 | Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi (KOSBED)0 ( 26 ) , pp.41 - 59
Yapılan bu çalışma ile günümüzde küreselleşen şiddetli rekabetin yaşandığı iş dünyasında önemli bir yere sahip olan aile işletmelerinde işletmenin kurucusuyla yakınlık bağının yöneticilerin stratejik planlamaya ilişkin algıları üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğu üzerinde durulmuştur. Çalışmada veri toplama yöntemi olarak anket yöntemi kullanılırken, verilerin analizinde faktör analizi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve t testi tekniklerden yararlanılmıştır. Stratejik planlamanın alt boyutlarında, işletmenin kurucusunun kendisi veya akrabası olan katılımcılar ile kurucuyla hiçbir akrabalık bağı olmayan katılımcıların algısı be . . .nzer bulunmuştur. With this study the effect of the degree of relationship with the founder on the managers’ perceptions about strategic planning in family businesses which have an important place in today’s globalized business world with severe competition has been investigated. During the study while survey method was used as data collection method; factor analysis, One-way Analysis of Variance (ANOVA) and t- test techniques were used in data analysis. At lower dimensions of strategic planning, it was found the perceptions of participants who were the founder or a relative of the founder and participants who have no relation with the founder were similar Daha fazlası Daha az
Orazov, Orazsahet
Article | 2018 | BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ5 ( 1 ) , pp.107 - 122
İslâm literatür alanında fıkıh adına yapılan çalışmalar, özellikle Hanefî mezhebi bağlamında hiç de küçümsenmeyecek kadar büyüktür. Çalışma konusu olan muhtasar eserler mezhep içi fıkhî literatürün önemli kısmını oluşturmaktadır. Hanefî külliyatı içerisinde hicri IV. asrın ilk yarısında telif edilmeye başlayan ilk muhtasar eserleri, mezhepte itibarlı metinler anlamına gelen muteber metinler takip ederken, benzeri çalışmalar günümüzde ilmihal eserler olarak istifadeye sunulmaktadır. İslâmî vecibeleri özlü bir şekilde ele alarak öğreten söz konusu muhtasar eserler, âlimlerin bırakmış olduğu paha biçilmez ilmî bir mirastır. Hanefî ulem . . .asının –özellikle Muteahhirîn fakîhlerinin- yoğun olarak mesaisini harcadığı sözü edilen telifler, muhtelif türde çalışmalara konu olmuş, mezhebin en muteber kitapları arasında yer almıştır. Bu metinler, asırlarca medreselerde okutulmuş, kadılar tarafından el kitabı olarak kullanılmış, Müslüman çoğunluğun günlük dini vecibelerini kolayca ifa edebilmeleri ve karşılaşılan fıkhi problemleri vuzuha kavuşturmaları için birinci elden kaynaklık etmiştir. Bu cümleden olarak çalışmada, Hanefî mezhebi literatürü içerisinde belli başlı ilk dönem ve son dönem muhtasar eserlerin müelliflerinin kısa biyografi bilgileri yanında, bu eserlerin ayrı bir sınıfa tabi tutulmaları, önemi ve bazı özellikleri hakkında bilgi verilecektir. The work done in the Islamic literature on behalf of fiqh is not large enough to be underestimated, especially in the Hanafi sect. The works of great importance constitute an important part of the in-sectarian jurisprudential literature. In the Hanafite collection, While the first great works that started to be copyrighted in the first half of the century follow prestigious texts which mean denominational texts, similar works are now being offered as ilmihal artifacts. The so-called fascinating works, which teach the Islamic traditions in a concise way, are an invaluable scientific heritage that scholars have left behind. These studies have been the object of different types of investigations and took place among the most presitigous works of the section. These texts have been used in the madrasah for centuries, used as handbooks by the ladies, and able to easily perform the daily religious practices of the majority of Muslims, and to help them solve the problems of jurisprudence. In this study, some information will be given about the Hanefi abreviations and the Hanafi scholars, as well as the brief biography of the authors of the first period and the last period Daha fazlası Daha az
Demirdağ, Seyithan
Article | 2016 | Turkish Studies (Elektronik)11 ( 3 ) , pp.879 - 894
Bu çalışmada ücretli öğretmen inançlarına göre ilkokul müdürlerinin etik liderlik özellikleri ile çatışma yönetimi stratejileri düzeyleri incelenmiştir. Buna göre, ücretli öğretmen inançlarına göre, ilkokul müdürlerinin etik liderlik özellikleri ile çatışma yönetimi stratejilerinin belirlenmesi hedeflenmiş, etik liderlik özellikleri ile çatışma yönetimi stratejileri arasında bir ilişki olup olmadığı araştırılmıştır. Bu çalışmanın evrenini 2014-2015 öğretim yılında üniversitelerde öğretmenlik sertifikası almak için öğrenim gören ücretli öğretmenler oluşturmaktadır. Çalışmadaki katılımcılar, 458 ücretli öğretmenden oluşmaktadır. Ücret . . .li öğretmenlerin 270'i kadınlardan (%59.0), 188'i ise erkeklerden (%41.0) oluşmaktadır. Ücretli öğretmenlik yaptıkları sürelere göre kıyaslama yapıldığında, katılımcıların 210'u 1-2 yıl (%45.9), 106'sı 3-4 yıl (%23.1), 99'u 5-6 yıl (%21.6) ve 43'ü 7 yıl ve üstü olarak görev yapmışlardır. Nicel çalışmadaki verilerin toplanması için tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama araçları olarak Etik Liderlik Ölçeği (ELÖ) ile Çatışma Yönetimi Stratejiler Ölçeği (ÇYSÖ) kullanılmıştır. 5'li Likert türünden olan iki ölçekten ELÖ 44 maddeden, ÇYSÖ ise 28 maddeden oluşmuştur. Bu araştırmadaki veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) programı ile analiz edilmiştir. Verilerin analizinde frekans, yüzde, ortalama ve standart sapma gibi tanımlayıcı istatiksel metotlar kullanılmıştır. Araştırmaya katılan ücretli öğretmen etik liderlik düzeyleri ile çatışma yönetimi stratejileri arasındaki ilişkiyi belirlemede korelasyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, ücretli öğretmenlerin ilkokul müdürlerini etik liderlik ve çatışma yönetimi stratejileri boyutlarında yeterince düzeyinde algıladıkları bulunmuştur. Ayrıca, etik liderlik ile çatışma yönetimi stratejileri arasında anlamlı bir ilişki olmadığı bulunmuştur The aim of this study was to determine the relationship between conflict management strategies and ethical leadership of primary school principals based on the perception of substitute teachers, who were in pedagogical proficiency classes at a university. This quantitative study included non-random selection of the participants. The data was collected during the 2014-2015 school year. The number of participants included 458 substitute teachers in pedagogical proficiency classrooms. The sample included 270 female participants and 188 male participants. When the teaching experiences of the participants were compared, 210 of teachers had 1-2 years of teaching experience and 106 of teachers had 3-4 years of teaching experience. In addition, 99 of the teachers had 5-6 years of teaching experience and 43 of teachers had 7 and more years of teaching experience. Teacher candidates answered questions on two data collection instruments: Ethical Leadership Scale (ELS) and Conflict Management Strategies Scale (CMSS). Out of these two Likert type scales, ELS included 44 items and CMSS included 28 items. The means, standard deviations, and relationships between variables were determined through independent samples t-test, analysis of variance (ANOVA), and Pearson’s correlations. The findings indicated that there were no meaningful relationships between the ethical leadership and conflict management strategies of primary school principals based on the perceptions of substitute teacher Daha fazlası Daha az
Eker, Cevat
Article | 2014 | Turkish Studies (Elektronik)9 ( 8 ) , pp.417 - 433
Öğrencilerin öğrenme sürecinde, dikkatini toplama, zamanı etkili ve verimli kullanma, kendine güven duyma, bilgi birimleri arasında ilişki kurma, kendi öğrenme hedefleri ile stratejilerini belirleme, kendi öğrenme hedeflerine ulaşma ve öğrenmelerini organize etme yeteneği kazanma becerileri öz-düzenleme ile yakından ilgilidir. Başarının ve akademik performansın en önemli belirleyici olduğu düşünülen kavramlardan biri olan öz-düzenleme kavramı, pek çok kuramsal bakış açısıyla tanımlanmış ve modellendirilmiştir. Bu çalışma ile bireylerin yaşam boyu öğrenmeleri açısından son derece önemli olan özdüzenleme kavramının tanımları, modeller . . .in özellikleri, modellerin temel aldığı teoriler karşılaştırmalı bir bakış açısı ile ele alınarak, benzerlik ve farklılıklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Literatürde farklı öz-düzenleme Geliştirilen Bu modellerden, Zimmerman'ın öz-düzenlemeye dayalı öğrenme modeli, Pintrich'in öz-düzenlemeye dayalı öğrenme modeli, Winne' nın öz-düzenleme modeli, Borkowski'nin süreç odaklı bilişsel modeli, Boekearts'in uyarlanabilir öğrenme modeli ve Kanfer'ın üç aşamalı öz-düzenleme modeli, temel alınarak incelenmiş, benzerlik ve farklılıkları belirlenmiştir. Sonuç olarak, Zimmerman, Pintrich, Kanfer ve Boekaerts modelleri öz-düzenlemeyi amaç odaklı döngüsel bir süreç olarak tanımlarken, Borkowski ve Winne'nin modellerinde ise öz-düzenleme, öğrenme için gerekli olan bilişsel taktikler ve stratejilerin seçimini ve kullanımını ifade eden üstbilişsel süreç olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca modellerin, öz-düzenlemeli öğrenme aşamalarında farklılıkların olduğu, ancak bireyin aktif katılımı, kendi öğrenmelerini gözleme ve değerlendirme aşamalarının benzer olduğu görülmüştür Students’ abilities to concentrate, to use the time efficiently, to believe in themselves, to correlate between information units, to formulate self-learning objectives and strategies, to reach self-learning objectives and organizational ability are closely related to selfregulation. Self-regulation which is thought as the most important determiner for success and academic achievement is defined and modelled with a lot of theoretical perspective. The purpose of this study is to determine similarities and differences of the definitions on selfregulation, which is extremely important for people in lifelong learning, the theories that models are based on, and the qualities of the models by examining all of them with a comparative approach. Different self-regulation models have been developed in literature. Of all these developed models, Zimmerman’s self-regulated learning theory, Pintrich’s self-regulated learning strategies, Winne’s selfregulation model, Borkowski’s process oriented model of metacognition, Boekearts’s model of adaptable learning and Kanfer’s three-stage model of self-regulation were investigated and identified the similarities and the differences. As a result, while Zimmerman, Pintrich, Kanfer and Boekaerts identify self-regulation as metacognitive process which implies the choice and usage of cognitive tactics and strategies which are necessary for learning. Moreover, it was concluded that models have differences in self-regulated learning stages; however, the stages of active participation, and observing and evaluating self-learning have similaritie Daha fazlası Daha az
Parsova, Gizem | Eroğlu, Dilek
Article | 2018 | Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi0 ( 31 ) , pp.153 - 166
Zonguldak ilinde kırsal kökenli kadın girişimciliğini toplumsal cinsiyet ve ekonomik şiddet düzleminde incelemek amacıyla gerçekleştirilen bu nitel araştırmanın verileri, Zonguldak ili merkezi ve merkez ilçelerinde (Kilimli, Karaman ve Kozlu) faaliyet göstermekte olan kırsal kökenli ve evli 11 kadın girişimci ile yapılan derinlemesine görüşmelerle toplanmıştır. Görüşmeler sonucu elde edilen veriler, kodlama sürecinden sonra analiz edildiğinde; araştırmaya katılan kadın girişimcilerin, kadına toplumsal olarak verilen cinsiyet özelliklerinden olumsuz etkilendiği anlaşılmıştır. Araştırmanın, ekonomik şiddete dair bulguları analiz edild . . .iğinde; kadın girişimcilerin büyük bir bölümünün, ekonomik şiddet konusunda bilgi sahibi olduğu ve kadına yönelik ekonomik şiddeti ekonomik kontrol davranışları olarak tanımladığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte, araştırmaya katılan birbirlerinden farklı demografik, sosyokültürel ve sosyoekonomik özelliklere sahip tüm kadın girişimcilerin, eşlerinden, ekonomik şiddet davranışlarına maruz kaldığı ve 3 kadın girişimcinin ekonomik şiddetin yanı sıra, sözel/psikolojik şiddete maruz kaldığı anlaşılmıştır The data of this study, which was carried out to investigate entrepreneurship of rural based women in Zonguldak on the basis of gender and economic abuse, was collected through in-depth interviews with 11 rural based and married women entrepreneurs who run their business in Zonguldak city centre and the central districts of Zonguldak (Kilimli, Karaman and Kozlu). After the data collected through the interviews is coded and analysed; it has been understood that women entrepreneurs who attended the study are negatively affected by gender roles given to women by society. When the economic abuse data is analysed, it has been found out that most of the women entrepreneurs have knowledge about economic abuse and they define economic abuse against women as economic control behaviours. However, it has been found out that all the women entrepreneurs participated in the study with different demographic, socio-cultural and socio-economic characteristics are subject to economic abuse behaviours from their husbands and 3 of them are subject to psychological abuse as well as economic abus Daha fazlası Daha az
Karakök, Tunay
Other | 2010 | Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi (. Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi)6 ( 11 ) , pp.267 - 276
Tanzimat’ın ilanı ile başlayan dönem Osmanlı İmparatorluğu tarihinde önemli bir sürecin başlangıcıdır. Çünkü bir yılın veya geçmiş birkaç yılın bütün olaylarını, her tür icraatını, istatistik, ziraat, ticaret, sanayi, iktisat, tarih, fen ve biyografi bilgilerini özet halinde içerecek şekilde devlet tarafından her sene düzenlenen ve basılan eserler olan ve “Salname” diye adlandırılan Osmanlı Yıllıklarının hazırlanmasına başlanmıştır. Bu yazıda, Kastamonu Tarihinin bir bütün olarak ortaya konmasında H. 1288 (M. 1871) tarihli Kastamonu Salnamesinin yeri ve katkısı üzerinde durulurken, Bu çalışmada aynı zamanda, H. 1288 (M. 1871) tarihl . . .i Kastamonu Salnamesinde yer alan veriler doğrultusunda Kastamonu’nun idari yapısı, nüfusu, eğitim, sağlık ve ekonomik durumu hakkında elde edilen bilgiler sunulacaktır. The period which starting with being decleared the Edict of Tanzimat, is the starting of a very important process in the Ottoman Empire’s history. Because “Ottoman Yearbooks” which is including all events (like economical, agriculturel, historical, scientifical and culturel) of a year or a few years briefly and named “Salname” started to be preapeared by the state. While this article is explaining the importance and contribution of the Kastamonu Yearbook dating with H. 1288 (M. 1871) of Kastamonu province in appreciating the history of Kastamonu, in its entrity; at this time in this study, the structure of administration, population, education, healthical and economical activities in Kastamonu province will be presented in the light of the data that took place in the Kastamonu Yearbook dating with H. 1288 (M. 1871) of Kastamonu Daha fazlası Daha az
Duman, Gül Banu
Article | 2015 | Bilig / Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi0 ( 75 ) , pp.1 - 21
Sovyetler Birliği döneminde, Kırgız edebiyatının 1917 Ekim Devrimi’nden önceki dönemi kasıtlı olarak yok sayılmış, devrimden önceki eserlerin incelenmesine müsaade edilmemiştir. 19. yüzyılda Kırgız toprakları, iç çekişmeler, savaşlar, istikrarsızlıklara sahne olmuş, önce Hokand egemenliği altına giren, daha sonra Rus işgaliyle karşı karşıya kalan Kırgızların sosyal hayatında büyük değişmeler meydana gelmiştir. Bu değişmeler ve devrin siyasi, tarihî olayları dönemin şairleri tarafından eserlerde işlenmiştir. Kırgızlar açısından devrin en önemli iki olayı, Kırgız topraklarının önce Hokand egemenliği altına girmesi, ikinci ve daha da ö . . .nemlisi ise Rus işgalidir. O dönemin şiirlerine bakıldığında her iki işgale de tepkilerin dile getirildiği görülmektedir. Bu çalışmada öncelikle 19. yüzyılın sosyo-ekonomik, siyasi durumu ortaya koyulmuş, daha sonra bu gelişmelerin 19. yüzyıl Kırgız şiirinin önde gelen temsilcilerinin şiirlerine nasıl yansıdığı gösterilmeye çalışılmıştır. During the Soviet regime, the phase of Kyrgyz literature before the October Revolution in 1917 was deliberately ignored and the works before the revolution were not allowed to be surveyed. In the 19th century, Kyrgyz lands witnessed civil wars and instability and thus the social life of the Kyrgyz, who were first under Hokand domination and who then witnessed a Russian occupation of their land, was changed greatly. The poets of this period include these changes and political and historical events in their work. From the point of view of the Kyrgyz, the most important two events of the period are the Hokand domination of the Kyrgyz land and more importantly, the Russian occupation. Reactions against both these occupations are seen in the poetry of this period. This paper aims to explore the socio-economic and political situation of the 19th century and how this was reflected in the works of some prominent poets of 19th century Kyrgyz poetry Daha fazlası Daha az
Utaş, Latife Akhan | Batmaz, Makbule
Article | 2015 | Bilig / Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi0 ( 75 ) , pp.23 - 42
Bu çalışmanın amacı; İstanbul’un çeşitli semtlerinde yaşayan, Balkan Türkleri ve Dayanışma Derneği’ne kayıtlı olan ve çalışmaya katılmayı kabul eden, çeşitli yıllarda Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç eden 300 göçmenin yaşam profilleri ve memnuniyet durumlarının incelenmesidir. Veriler, araştırmacılar tarafından literatür taranarak hazırlanan, 42 sorudan oluşan “bilgi formu” kullanarak toplandı. Türkiye’de yaşamaktan memnun olan göçmenlerin %53.4’ünün, memnun olmayanların %32,1’inin serbest meslek sahibi olduğu saptandı (p