Türkmen Çoban, Selda
Master Thesis | 2017 | Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
Bu çalışma hastanede yatan çocuğun bakımına ebeveynlerin katılımı konusunda hemşirelerin görüşlerini belirlemek amacı ile yapılmış tanımlayıcı bir çalışmadır. Araştırma, 01 Ekim 2015- Ocak 2016 tarihleri arasında, Zonguldak il merkezinde bulunan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Zonguldak Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde bulunan çocuk sağlığı ve hastalıkları kliniklerinde yapılmıştır. Çalışmada örneklem seçimine gidilmemiş olup, 130 hemşire örneklemi oluşturmuştur. Veriler, araştırmacılar tarafından hazırlanan hemşirelerin sosyo-demografik özelliklerine yönelik Tanıtıcı Bilg . . .i Formu ve ‘Ebeveyn Katılımı Tutum Ölçeği’ (EKTÖ) ile toplanmıştır. Çalışmadan elde edilen veriler SPSS 19.0 programı ile değerlendirilmiştir. Analizlerde Student T testi, Mann-Whitney U ve Kruskal-Wallis varyans analizi kullanılmıştır. Kruskal-Wallis varyans analizinde alt grupların ikişerli karşılaştırılması Bonferroni düzeltmeli Mann-Whitney U testi ile yapılmıştır. Çalışmamızda araştırmaya katılan hemşirelerin iş yaşamı özelliklerine göre EKTÖ puan ortalamaları değerlendirildiğinde çalışılan hastane, klinik, klinikte çalışılan konum ve aile merkezli bakıma yönelik bilgi alma durumu arasında anlamlı farklılık olduğu belirlenmiştir ( Daha fazlası Daha az
Arslan, Nurten
Master Thesis | 2016 | Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
Engelli bir çocuğun anne-baba çocuk ilişkileri, ebeveynlerin normal gelişim gösteren çocuğa karşı tutumu ve beklentileri, ebeveynlerin aile işlevselliği, çocuğun özellikleri gibi değişkenler çocukların engelli kardeşe uyumlarını, gösterdikleri duygusal ve davranışsal tepkilerini etkileyebilmektedir. Tanımlayıcı olarak 14 Nisan-14 Mayıs tarihleri arasında Zonguldak merkezindeki dört özel eğitim merkezinde 125 çocuk ve bunların anne-baba-normal kardeşleri ile gerçekleştirilen araştırmada aile işlevselliğinin değerlendirilip kardeş ilişkileri ve kardeş problemlerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın verileri; Genel Bilg . . .i Formu, Kardeş Problemleri Anketi (KPA), Schaeffer Kardeş Davranışı Değerlendirme Ölçeği (ŞKDDÖ)- Kardeş Formu ve Aile Değerlendirme Ölçeği (ADÖ) kullanılmıştır. Araştırmaya dahil edilen normal gelişim gösteren çocukların; %57.5’i kız ve %61.7’si 10-14 yaş grubundadır. Engelli çocukların; %60.0’ı erkek ve 62.5’i 6-12 yaş grubunda, %47.5’i zihinsel engelli ve %53.3’ü orta eğitim seviyesindeydi. Annelerin; %65.8’i 35-44 yaş, %66.7’si ilkokul mezunu ve %94.2 ev hanımıydı. Babaların; %54.2’si 35-44 yaş, %39.2’si ilkokul ve %50.0’ı işçiydi. ADÖ-KPA karşılaştırmalarında; problem çözme anne ve baba alt boyutu ve davranış kontrolü anne alt boyutu hariç tüm boyutların puanları arttıkça KPA toplam puanı azalmaktadır. ŞKDDÖ-KPA karşılaştırmalarında; nazik olma, birliktelik-ilgili olma ve empati alt boyutu puanları arttıkça KPA toplam puanı artmakta, uzak durma-çekinme alt boyutu puanı arttıkça KPA toplam puanı azalmaktadır. ADÖ-ŞKDDÖ karşılaştırmalarında; ADÖ alt boyutları ve ŞKDDÖ alt boyutları arasında anlamlı ilişki bulundu. The variables like parent-child relatıonship of disabled children, the attitude and expectation of healthy adolescents, family functionality of parents and characteristics of the children may affect emotional/behavioral responses and harmony between healthy adolescents and disabled siblings. In this descriptive study that was conducted at four special education centers located in Zonguldak province between April 14th and May 14th with 125 disabled children, 125 their parents and 125 healthy developing siblings. İt was aimed to evaluate family functionality and its influence on sibling relations and sibling problems. The data for the study was gathered through General Information Form, Sibling Problems Questionnarre (SPQ), Schaeffer Sibling Behavior Rating Scale (SSBRS)-Sibling’s Form and Family Assesment Device (FAD). 57.5% of healtly adolescents were female and in 10-14 age group. 60.0 % of diisabled siblings were male. 47.5% mental disabled and 53.3% have the educationlevel through secondary school. 65.8% of mathers were in 35-44 age group. 66.7% graduated from primary school and 94.2% were housewives. 54.2% of fathers were 35-44 age group, 39.2% were primary school graduate and 50.0 % of them were workers. In comparasion of FAD-SPQ total point of SPQ had been decrease in the subscales point of FAD increase; except maternal/paternal dimension of behaviour control subscales. İn comparasion of SSBRS-SPQ sobscale point of SSBRS on being kind, synergy-being connected and empathy had been increased as well as SPQ total point increase, on the other hand abstienence-restraint subscale point of SSBRS had been increased as weel as total point of SPQ increase. In comparasion of FAD-SSBRS statistically significant relationship was found Daha fazlası Daha az
Taşçı, Bircan
Master Thesis | 2018 | Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
Araştırma, yenidoğanlarda topuk kanı alınmasına bağlı ortaya çıkan akut ağrıyı azaltmada anne sütü ve formül süt kokularının etkisini değerlendirmek ve bu kokuların kalp atım hızı, oksijen saturasyonu, ağlama süresi ve kortizol düzeyine etkisini incelemek amacıyla deneysel bir tasarım olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri, Zonguldak Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Bebek Odası kliniğinde Mart 2017 ile Aralık 2017 tarihleri arasında ve vaka seçim kriterlere uyan 84 yenidoğan bebekten elde edilmiştir. Çalışmadaki tüm yenidoğanlar ilk aşamada beslenmesine göre anne sütü ile beslenenler, anne sütü ve formül süt ile . . .beslenenler olmak üzere iki gruba ayrıldı. Sadece anne sütü ile beslenen yenidoğanların yirmi bir tanesine anne sütü koklatılmış (1. Grup), yirmi bir tanesine ise formül süt (2. Grup) koklatılmıştır. Anne sütü ve formül süt ile beslenen yenidoğanların yirmi bir tanesine anne sütü koklatılmış (3. Grup), yirmi bir tanesine ise formül süt (4. Grup) koklatılmıştır. Topuk kanı alma işleminden önce, işlem sırasında ve sonrasında ağrı düzeyleri NIPS (Yenidoğan Ağrı Ölçeği) ile değerlendirilmiş, kalp atım hızı ve oksijen saturasyonu pulse oksimetre ile ölçülmüştür. İşlemden önce ve sonra yenidoğanlardan tükürük numuneleri alınarak kortizol düzeyleri ölçülmüştür. Yenidoğanların işlem sırasındaki ağlama süreleri kronometre ile kaydedilmiştir. Veriler SPSS 18 paket programı ile değerlendirilmiştir. Topuktan kan alma sürecinde anne sütü koklatılan yenidoğanların, formül süt koklatılan yenidoğanlara göre girişim sırasında ve sonrasında daha az ağrı hissettikleri, stres hormonlarında daha az yükseliş olduğu, yaşam bulgularında ise kalp atım hızı daha az yükseliş gösterirken, oksijen saturasyonu daha az düşüş gösterdiği belirlenmiştir. Yenidoğanların anne sütüne ek olarak formül süt ile beslenirken her iki kokuya aşina olmalarına rağmen anne sütü kokusunun formül süt kokusuna göre ağrıyı hafifletmede daha etkili olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak; bu çalışma anneye ait kokuların, girişimsel ağrıyı azaltmada etkin bir yöntem olduğunu göstermektedir. The research was conducted experimentally to evaluate the effects of breast milk and formula milk smells on reducing acute pain due to heel blood removal in newborns and to investigate the effects of these smells on heart rate, oxygen saturation, crying time and cortisol level. The research data were obtained from 84 newborn babies in ‘Baby Room’ Obstetrics and Pediatric Hospital in Zonguldak between March 2017 and December 2017, which met the case selection criteria. All newborns in the study were divided into two groups: those who were fed with breast milk, those who were fed with breast milk and formula milk. Twenty one of the newborns fed only breast milk were smelled of breast milk (Group 1) and twenty one of them were smelled formula milk (Group 2). Twenty one of the newborns fed with breast milk and formula milk were smelled of breast milk (Group 3) and twenty one of them were smelled of formula milk (Group 4). Before, during, and after the procedure of heel blood, pain levels were assessed by NIPS (Newborn Pain Scale), heart rate and oxygen saturation were measured by pulse oximetry. Cortisol levels the newborns were measured by taking saliva samples from newborns before and after the procedure. The crying times of the newborns were recorded with a stopwatch. The data were evaluated using the SPSS 18 package program. It was determined that newborns who smelled breast milk during the heel blood procedure had less pain during and after the procedure, less rise in stress hormones and less increase in heart rate, and less decrease in oxygen saturation compared to the newborns smearing formula. It was determined that even though the newborns who were fed with breast milk with formula milk were familiar with both smells, the mother's milk smell was more effective than the formula milk smell in relieving the pain. As a result; this study suggests that mothers' smells are an effective method of reducing intervental pain Daha fazlası Daha az
Satan, Neslihan
Master Thesis | 2019 | Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
Sağlıklı bir yetişkin olabilmenin temel kuralı sağlıklı bir çocukluk geçirmektir. İlköğretim dönemi bunun için kritik dönemdir. Bu düşünceden yola çıkılarak, araştırma ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin sağlık tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi amacı ile tanımlayıcı bir araştırma olarak yapılmıştır. Araştırma verileri, Kasım 2018- Mart 2019 tarihleri arasında Zonguldak ilindeki 4 ilköğretim okulunda İbrahim Fikri Anıl, Üzülmez, Asma, Mimar Sinan İlköğretim Okulu 6., 7. ve 8. sınıfa devam eden 540 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Sosyo-ekonomik yerleşime göre İbrahim Fikri Anıl ilköğretim okulu iyi sosyo-ekonomik bölge . . .okulu seçilirken, Asma, Üzülmez, Mimar Sinan İlköğretim okulları düşük sosyo-ekonomik bölge okulu olarak seçilmiştir. Veriler SPSS 16.0 veri analiz programında değerlendirilmiştir. Araştırma verileri Çocuğa İlişkin Bilgi formu ve Öğrenci Sağlık Tutum Ölçeği ile toplanmıştır. Çalışmaya alınan öğrencilerin sınıflarına ve annelerinin yaşları ile beslenme puanları arasında anlamlı fark olduğu saptanmıştır (p=0.004). Öğrencilerin cinsiyetleri ile hijyen puanları arasında (p=0.002), sınıf düzeyine göre fiziksel aktivite puanlar ( Daha fazlası Daha az
Bahadır, Özgür
Master Thesis | 2016 | Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
Araştırma; yarı deneysel olarak planlanıp, müzik terapinin cerrahi uygulanan çocuklarda anksiyete, korku ve ağrı yönetimine etkisinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirildi. Araştırma 01.01.2016 – 19.08.2016 tarihleri arasında, BEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde yürütüldü. Araştırmanın evrenini belirtilen tarihler arasında B.E.Ü. Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne operasyon amaçlı başvuran 6-12 yaş arası çocuklar oluşturdu. Çocuklara cerrahi uygulanan kliniklerde yarı deneysel yapılan bu çalışmada, vaka grubu (ameliyat öncesinde müzik terapi yöntemi uygulanan çocuklar) ve kontrol grubu (ameliyat öncesinde servis rutin . . .leri ve sadece ölçeklerin uygulandığı çocuklar) olmak üzere iki grup belirlenmiş ve her bir grupta en az 30 çocuk olmak üzere toplamda 60 çocuk ile çalışma yürütüldü. Hastanede yatan çocuklar ile çalışmaya başlamadan önce ailelerinden gerekli izinler alındı. Verilerin toplanmasında “Çocuklar İçin Anksiyete Duyarlılığı İndeksi (ÇADİ)”, “Tıbbi İşlemler Korku Ölçeği”, Davranış Ağrı Değerlendirme Ölçeği (FLACC) ve Görsel Ağrı Skalası (VAS) ile “Katılımcı Bilgi Formu” kullanıldı. Verilerin değerlendirilmesinde; tanımlayıcı istatistiksel metotların (Frekans, Yüzde, Ortalama, Standart sapma) yanı sıra normal dağılımın incelenmesi için Kolmogorov - Smirnov dağılım testi kullanıldı.Veriler tablolarda sayı ve yüzdelerle belirtildi. Ortalamalar ± standart sapmaları ile verildi. Araştırmaya alınan çocuklar karşılaştırıldığında; vaka ve kontrol grupları arasında sosyo-demografik açıdan aralarında istatiksel açıdan anlamlı fark olmayan birbirne benzer gruplar olduğu görüldü. Vaka grubundaki hastalarda; ameliyattan servise döndükten sonra ve taburcu olmadan 30 dk önce tıbbi işlemler ile ilgili genel korku düzeyleri, kontrol grubuna göre anlamlı olarak düşük bulundu (p0.05). Vaka grubundaki hastalarda ameliyat öncesi, ameliyat günü ve taburcu olmadan 30 dk önce ÇADİ Toplam AD düzeyleri, kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulundu (p0.05). Vaka grubundaki hastalarda ameliyattan sonra derlenme odasında VAS düzeyleri, kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksekti (p0.05). Araştırmanın sonucunda; müzik terapi uygulanan deney grubundaki çocukların anksiyete, korku ve ağrı ölçeklerinden aldıkları puan ortalamalarının, kontrol grubundaki çocuklara göre daha düşük olduğu, bu durumun çocukların ve ebeveynlerin memnuniyetini arttırabileceği gözlendi. Bu doğrultuda müzik terapi preoperatif anksiyet, korku ve postoperatif ağrıyı azaltmada etkili bir yöntem olarak kliniklerde kullanılabileceği önerilmektedir. The study was designed as quasi-experimental and conducted to determine the effect of music therapy on anxiety, fear and pain management in 6-12 year old children undergoing surgery. The present study was carried out between 01.01.2016 and 19.08.2016 in BEU Application and Research Center. The children aged 6 -12 who applied for surgery between the mentioned dates constituted the universe of the study. In the quasi-experimental study that was conducted in the clinics where children received operational treatment, two groups were formed: experimental group (the children who received musical therapy before the surgery) and control group (the children who were administered surveys and the surgery service routines only). Each group consisted of 30 children and the participants of the study were 60 children in total. Necessary permissions were obtained from the parents of the children hospitalized before the beginning of the implementation. The data was collected through Child Anxiety Sensitivity Index (CASI), “Fear In Medical Treatment Scale”, Face, Legs, Activity, Cry, Consolability Scale (FLACC), Visual Analog Scale (VAS) and Participant Information Form. In the analysis of the data, Kolmogorov-Smirnov distribution scale was used to examine the normality of the distribution along with descriptive statistics methods (Frequency, Percentage, Mean, Standard Deviation). Data was presented in the tables in numbers and percentages. Means were demonstrated along with the standard deviations. The research compared children received; case and control groups include socio-demographic perspective, non-significant difference statistically among similar groups are intertwined. General level of fear regarding the medical processes before returning to service after the operation and 30 minutes before getting discharged was found to be significantly low in experimental group compared to control group (p0.05). Total CASI AD (anxiety sensitivity) levels before the operation, day of the operation and 30 minutes before the discharge for patients in experimental group was found to be significantly higher than the control group (p>0.05). There was no statistically significant difference between the experimental and control groups in the total CASI AD levels for the post-operative recovery room and for returning to the service room after the operation (p>0.05). VAS levels for patients in the experimental group in the post-operative recovery room was significantly higher than the control group (p>0.05). There was no statistically significant difference between the groups in terms of VAS findings in returning to service room after the operation and in 30 minutes before the discharge (p>0.05). As a result of the research; applied children music therapy in the experimental group anxiety, fear, and pain of the scales, their scores average, is lower than the control group children in this situation an increase in the satisfaction of children and parents was observed. In line with this, music therapy preoperative anxiety, fear, and can be used as an effective method of decreasing postoperative pain clinics is suggested Daha fazlası Daha az