Filtreler
Araştırmacılar
Yayınlar
İstanbul H tipi cezaevinde kalan ergenlerde suçluluk- utanç duygusunun değerlendirilmesi

Öztürk, Özlem

Master Tezi | 2005 | Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı

Toplumun en önemli unsuru olan insan, gelişimini çocukluk, ergenlik, erişkinlik ve yaşlılık gibi belli dönemler içinde sürdürmektedir. Bireyde kimlik duygusunun kazanılması ergenlik döneminde olmaktadır. Ergenlik döneminde ergen, kendisine temelde içinde yetiştiği aile ve toplumdan kaynaklanan ancak kendi deneyimleri ve özellikleriyle farklılaşmış yeni değerler sistemi edinir. Bazen ergen ait olduğu ailenin ve toplumun kültür ya da ahlak değerlerinin kabul etmediği hırsızlık, gasp gibi yasadışı işlere yönelebilir. Bu durumda ergen ailesinin ya da toplumun kabul etmediği davranış uygulaması sonucu ait olamama ve kabul edilememenin ve . . .rdiği sıkıntıyla suçluluk-utanç duygusu yaşayabilir. Suç işleme oranının arttığı günümüzde suçlu ergenlerin sayısı da bu oranda artmaktadır. Suçlu ergenlerin topluma yeniden kazandırılması, toplumların gelişmişlik düzeylerini olumlu yönde etkilemektedir. Bu nedenle, cezaevinde kalan ergenlerin topluma yeniden kazandırılmalarına yönelik önlemler alınmalıdır. Bu çalışma İstanbul H Tipi Cezaevinde kalan ergenlerde suçluluk-utanç duygusunu değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Araştırma, cezaevinde bulunan 416 ergenden, araştırmaya katılmayı kabul eden 380’inin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Cezaevindeki ergenlerin %90.0’ının (n=342) 15-17 yaş grubunda olduğu saptanmıştır. Ergenlerin SP (Suçluluk Puanları) ve UP (Utanç Puanları) ortalamaları incelendiğinde, cezaevine girme sayılarına (p1=0.001, p2=0.001), topluma nitelikli birey olarak katılacaklarına inanma durumlarına (p1=0.001, p2=0.001), cezaevinden ayrıldıktan sonra ne yapmak istediklerine (p1=0.008, p2=0.020) göre SP ve UP ortalamaları yönünden anlamlı fark bulunmuştur. Ayrıca, babalarının eğitimlerine (p1=0.041), maddi durumlarına (p1=0.036), ailelerinde bağımlılık yapıcı madde kullanım durumlarına (p1=0.002), cezaevi personelinin davranışlarına (p1=0.014) ve kendilerini değerli hissetme durumlarına (p1=0.015) göre SP ortalamaları yönünden anlamlı fark bulunmuştur. Araştırmaya katılan ergenlerde işlemiş oldukları suç davranışına yönelik düşüncelerine (p2=0.012) göre de UP ortalamaları yönünden anlamlı fark bulunmuştur. An indivudual who is the most important factor in society continues his development in a specific development such as childhood, adolescence, adulthood and oldness. Individual’s acquiring sense of identity occurs in adolescence period. Adolescent acquires new systems of values steming from his parent and his society in which he grows up on basis but differs from with his own experiences and feautures in adolescence period. From time to time, adolescent tends to illegal works such as theft, usurpation that the cultural and moral values of the society adolescent belongs to, don’t accept. Under these circumstances, as a consequance of acting the behaviour that the society or the parent don’t approve, adolescent may have the emotion of guiltiness-shame with the trouble of not belonging and not accepted. Currently the number of guilty adolescents has been increasing according to number of commiting crime. Regaining guilty adolescents to the society effects the development level of the society positively. For this reason, the precautions in order to regain the adolescents staying in prison should be taken. This study has done to evaluate the emotion of guiltiness-shame in the adolescents who stay in İstanbul H Type Prison. This study has been carried out with the application of 380 adolescents accepted to involve in this study from 416 adolescents stayed in prison. It is reported that from all the adolescents staying in prison, 90.0% (n=342) are between 15 and 17 years old. When GP (Guiltiness Points) and SP (Shame Points) are examined, a significant difference has been found in terms of average GP and SP according to the numbers of entering prison (p1=0.001, p2=0.001), their belief about joining the society as a qualified person (p1=0.001, p2=0.001), their desires about what they want to do after they leave prison (p1=0.008, p2=0.020). Moreover, a significant difference has been found in terms of GP according to their father’s education (p1=0.041), wealth condition (p1=0.036), their parent’s using addictive drugs (p1=0.002), themselves important (p1=0.015). Also, a significant difference has been found in terms of average SP according to their ideas about the crime that they committed in the adolescents who involve in the investigation Daha fazlası Daha az

Zonguldak il merkezinde yuvaya giden 3-6 yaş grubu çocuklarda kardeş kıskançlığının değerlendirilmesi

Yiğen, Emel

Master Tezi | 2005 | Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı

Kişiliğin temellerinin atıldığı ilk beş altı yıl, çocuğun sosyalleşme dönemidir. İlk çocukluktaki kıskançlık anne ve babayı kapsar. Çocuk, anne ve babadan sevgi ve ilgi istediği için, sürekli kendini kardeşiyle karşılaştırma içinde bulur. 3-6 yaş arası çocuklarda kıskançlık, eve yeni bir kardeşin gelmesiyle baslar. Tanımlayıcı nitelikteki bu çalışma, Zonguldak il merkezinde Milli Eğitim Bakanlığı’na, Sosyal Hizmetler Kurumu’na ve Devlet Hastanelerine bağlı bulunan yuvalarda 3-6 yas grubu kardeşi olan çocuklarda kardeş kıskançlığını değerlendirmek amacıyla yapılmıstır. Araştırmanın evreni, anasınıfları, kreş ve gündüz bakım evlerine . . .giden 3-6 yas grubu kardeşi olan toplam 210 çocuğun annelerinin kardeş kıskançlığı ile ilgili çocuklarını değerlendirmelerini içermektedir. Örneklem yapılmadan 210 çocuğun annelerine ulaşılması hedeflenmiştir. Araştırmayı katılmayı kabul eden 140 anneye (%66.6) ulaşılmıstır. Araştırmada, 3 uzmanın görüşü alınarak kardeş kıskançlığının belirtilerine yönelik hazırlanan anket uygulanmıştır. Toplanan veriler ‘‘SPSS for Windows 11.0’’ paket programına aktarılmıştır. Annelerin %41.4’ünün (n=58) üniversite mezunu olduğu, çocukların %43.6’sının (n=61) ailenin ilk çocuğu, %55.0’i (n=77) ikinci çocuğu, %65.7’sinde (n=92) kardeşine ait herhangi bir şeyi kullanmak isteme, %60.7’sinde (n=85) kardeşine farklı davranıldığını söyleme, %56.4’ünde (n=79) anne ve babaya sürekli sevilip sevilmediğini sorma, %52.9’unda (n=74) kardeşi ile oyuncaklarını paylaşmama, %51.4’ünde (n=72) sinirlilik gibi kıskançlık lehine değerlendirilebilecek davranışların olduğu saptanmıştır. Araştırmaya katılan annelerin sorgulanan çocukları ile kardeşleri arasındaki ortalama yaş farkı 3’dür. Araştırma kapsamındaki çocukların şu anki kıskançlık davranışları, kardeşi olacağını öğrendikten sonraki kıskançlık davranışlarından anlamlı düzeyde yüksek olduğu ve bu süreç içerisinde kıskançlık davranışlarının geliştiği saptanmıştır (p=0.00). The first 5-6 years during which the basis of personality is established is child’s period of socialization. At the begining of childhood jealousy includes mother and father. Because the child wants care and tenderness he usually finds himself in comparison with other children jealousy in children between the age of 3-6 years old begins with the arrival of a new baby. This defining study is done in order to evaluate the jealousy of sister or brother on children between 3-6 years old who have sisters or brothers who attend kindergarten and nursery schools belonging to M.E.B. and Social Service Organization in the centre of Zonguldak. The study includes families of 210 children between the ages of 3-6 and who have sisters or brothers and who attend kindergartens and nursery schools. Before the illustration done it is aimed to reach 210 children’s mothers. 140 mothers (%66.6) who accepted to join the research are reached. In the research , having the ideas of 3 experts on the signs of brotherhood jealousy, a public survey prepared and applied. The data gathered is transfered to ‘‘SPSS for Windows 11.0’’. It is found out that %41.4 (n=58) of the mothers were university graduates. It is also found out that %43.6 (n=61) of the children were the first child of the family, %55.0 (n=77) were the second child of the family, %65.7 (n=92) wanted to use his brother’s belongings, %60.7 (n= 85) said their family behaved his brother differently, %56.4 (n=79) asked constanty if his parents love him or not, %52.9 (n=74) didn’t share his toys with his brother, %51.4 (n=72) behaved in a very spoilt way. There is a three years difference between the children of the mothers’ who joined the survey. Jealousy behaviours of the children under the research is much more obvious now than they first learned that they will have a brother and it is found out that during this time jealousy behaviours has developed (p=0.00) Daha fazlası Daha az

Zonguldak il merkezinde 15-17 yaş grubu genel lise öğrencilerinde öğün dışı yeme alışkanlığının incelenmesi

Köse, Aysel

Master Tezi | 2005 | Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı

Bireylerin en yakınında olan ve ulaşılabilir sağlık hizmetleri olarak tanımlanan birinci basamak sağlık hizmetlerinin önemli bir bölümü sağlığı korumayı ve geliştirmeyi içerir. Sağlığı koruma ve geliştirme sorumluluğunu üstlenen okul hemşirelerinin, koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesinde ve sürdürülmesinde rolü büyüktür. Yetersiz ve dengesiz beslenme özellikle lise dönemindeki ergenlerde birincil sağlık sorunu haline gelmiştir. Bu nedenle, okul hemşireleri tarafından ergenlere dengeli beslenme konusunda eğitim programları düzenlenmelidir. Bu araştırma, orta ergenlik dönemindeki lise öğrencilerinin, öğün dışı yeme alışkanlığ . . .ını saptamak ve öğün dışı yeme alışkanlıkları ile ilgili olabilecek özellikleri incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya katılan ergenlerin, %39.1’inin (n=190) 17 yaşında, %56.4’ünün (n=274) kız, %26.2’sinin (n=127) 50. persentil dilimi içerisinde olduğu, %59.7’sinin (n=290) öğün dışı yeme alışkanlığının olduğunu, %90.3’ünün (n=262) arkadaşları ile beraberken bu tip yiyecekleri tükettiği, öğün aralarında en fazla tüketilen yiyeceğin %33.1 (n=161) ile çikolata-gofret olduğu saptanmıştır. Gruplar arası karşılaştırmalarda, cinsiyete (p=0.001) ve ailenin maddi durumuna (p=0.036) göre öğün dışı yeme alışkanlığı incelendiğinde, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlendi. Yerleşim yeri, anne ve babanın çalışma durumu, anne ve babanın eğitim durumu, aile tutumu ve harçlık alma durumu öğün dışı yeme alışkanlığı ile karşılaştırıldığında gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmedi. A very important part of first step in health services, which is described as at the nearest of the individuals and accessible, consists of protecting and developing health. The role of school nurses who protect and develop health is very important in developing and continuing protector health services. Insufficient and unbalanced eating habit especially has become the first health problem of adults in high schools. For this reason, education programs should be established about balanced eating habits for adults by school nurses. This survey has been done to search for both eating habits and also some characteristics in related to eating habits of adults except meals for middle adolence period in high schools. It has been determined that 39.1% of adults joined this survey are 17 years (n=190), 56.4% of them is girl (n=274), 26.2% is in 50th percentile (n=127), 59.7% has eating habit except meals (n=290), 90.3% of them realizes this eating characteristic while spending time with its friends (n=262), the most eaten male is chocolate-waffer with 33.1% (n=161). Comparing the groups, when it is investigated that the eating habit expect males according to sexuality (p=0.001) and incoming of family (p=0.036), an suitable difference has been observed. However, there is no difference comparing the eating habit except males and some characteristics like residensial area, working condition and education level of the parents, manner of family and geting pocket money Daha fazlası Daha az

Zonguldak il merkezi ilköğretim 5. Sınıf öğrencilerinin el hijyenine yönelik davranışlarının belirlenmesi

Kalıncı, Nihal

Master Tezi | 2006 | Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı

İlköğretim döneminde çocuklar daha kolay öğrenmekte ve sağlık ile ilgili davranışlar geliştirebilmekte ve geliştirdikleri davranışları ileriki yaşamlarına yansıtmaktadır. Günlük yaşamda birçok işi yaparken kullanılan eller sık kirlenmekte ve bulaşıcı hastalık etkeni haline gelmektedir. Çocuklardan başlayarak topluma kolay ve ekonomik olan el hijyeni davranışlarının kazandırılması ile bulaşıcı hastalıkların yayılımı ve görülme sıklığı azaltılacak ve toplumun sağlık düzeyini yükseltecektir. Araştırma, Zonguldak İli Merkez Mahallelerinde bulunan ilköğretim 5. sınıf öğrencilerinin el hijyenine yönelik davranışlarını belirleme ve etki ed . . .en olası değişkenlerin incelenmesi amacı ile yapılmıştır. Zonguldak İli Merkez Mahallelerinde bulunan 27 ilköğretim okulunda 5. sınıfta öğrenim gören 585 öğrencinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, ilköğretim 5. sınıftaki öğrencilerin %85.5’i (N=500) 11 yaşındadır, % 3.0’ı (N=14) el hijyeni ile ilgili bilgiyi sağlık personelinden aldığını ifade etmiştir. Öğrencilerin el hijyeni ile ilgili bilgi almalarına (p=0.001), okul öncesi eğitim durumlarına (p=0.001), elleri ile ilgili sağlık sorunu yaşama durumlarına (p=0.001) göre el hijyeni davranış puanı anlamlı farklılık göstermektedir. Ayrıca, cinsiyete (p=0.001), babanın eğitimine (p=0.001), annenin eğitimine (p=0.001), doğum sırasına (p=0.025), algılanan aile gelir düzeyine (p=0.001) göre el hijyeni puanları yönünden anlamlı fark belirlenmiştir. Öğrencilerin, evlerinde banyo varlığına (p=0.002) ve evlerinin önünde çeşme varlığına (p=0.015) göre el hijyeni puanları yönünden gruplar arası anlamlı fark saptanmıştır. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda, ilköğretim öğrencilerine el hijyenine yönelik doğru davranış kazandırmada, ekonomik durumları göz önüne alınarak el hijyeni ile ilgili sağlık eğitimi verilmelidir. El hijyeni davranışlarını gerçekleştirebilecekleri uygun ortam sağlanmalıdır. Eğitimin ailede başlaması nedeniyle ailelerin konu hakkında eğitilmeleri de önemlidir. Okullarda okul sağlığı hemşireliği hizmetlerinin etkin hale getirilmesinin, öğrencilere verilecek eğitim ile el hijyeni davranışı kazandırmada ve toplumun sağlık düzeyinin yükseltilmesinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Children might learn easier during primary education, may improve behaviours concerning the health and carry these behaviours to their future lives. Hands which are used frequently in daily life get easily dirty and turn out a serious source of epidemic diseases. To aequire hand hygiene behaviuors that are easy and economic for all society starting with children will decrease the incidance and spreading of epidemic diseases and this will play an efficient role to improve health level of society. Our research was carried out through determining hand hygiene behaviours of primary education 5th class student in the central districts of Zonguldak city and it was aimed to investigate possible variables that influence hand hygiene behaviours. The study was accomplished by participance of 585 students studying at the 5th class of 27 primary school in Zonguldak city center. According to the result of study, 85.5 % of 5th class students in primary schools are 11 years old (N=500), 3.0 % (N=14) of students expressed that they got information concerning hand hygiene from health personnel. No significant difference was found concerning hand hygiene behaviour points of students comparing whether they were informed about hand hygiene (p=0.001), pre-school educational status (p=0.001) and whether they suffer health problems regarding their hands (p=0.001). Furthermore, significant differences of hand hygiene points were found out concerning sexuality (p=0.001), father’ education (p=0.001), mother’ education (p=0.001), order of birth (p=0.025) and economial in come level of students’ families (p=0.001). Comparing the exitence of bathroom in students’ house (p=0.002), and spring in front of their houses (p=0.015) significant difference was detemined among the groups. According to the results we obtained, in order to goin appropriate behaviours of hand hygiene for primary school education students, health education related to hand hygiene needs to be implemented in accordance with student’ economical status. Suitable atmosphere should be created perform appropriate hand hygiene behaviours. Family education is also important awing to education starts in family. It is thought that education of stutdents and efficiancy of school health nursing services may influence students to advance hand hygiene behaviours and improve the health level of society Daha fazlası Daha az


6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.


Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.