Arslan, Nurten
Master Tezi | 2016 | Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
Engelli bir çocuğun anne-baba çocuk ilişkileri, ebeveynlerin normal gelişim gösteren çocuğa karşı tutumu ve beklentileri, ebeveynlerin aile işlevselliği, çocuğun özellikleri gibi değişkenler çocukların engelli kardeşe uyumlarını, gösterdikleri duygusal ve davranışsal tepkilerini etkileyebilmektedir. Tanımlayıcı olarak 14 Nisan-14 Mayıs tarihleri arasında Zonguldak merkezindeki dört özel eğitim merkezinde 125 çocuk ve bunların anne-baba-normal kardeşleri ile gerçekleştirilen araştırmada aile işlevselliğinin değerlendirilip kardeş ilişkileri ve kardeş problemlerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın verileri; Genel Bilg . . .i Formu, Kardeş Problemleri Anketi (KPA), Schaeffer Kardeş Davranışı Değerlendirme Ölçeği (ŞKDDÖ)- Kardeş Formu ve Aile Değerlendirme Ölçeği (ADÖ) kullanılmıştır. Araştırmaya dahil edilen normal gelişim gösteren çocukların; %57.5’i kız ve %61.7’si 10-14 yaş grubundadır. Engelli çocukların; %60.0’ı erkek ve 62.5’i 6-12 yaş grubunda, %47.5’i zihinsel engelli ve %53.3’ü orta eğitim seviyesindeydi. Annelerin; %65.8’i 35-44 yaş, %66.7’si ilkokul mezunu ve %94.2 ev hanımıydı. Babaların; %54.2’si 35-44 yaş, %39.2’si ilkokul ve %50.0’ı işçiydi. ADÖ-KPA karşılaştırmalarında; problem çözme anne ve baba alt boyutu ve davranış kontrolü anne alt boyutu hariç tüm boyutların puanları arttıkça KPA toplam puanı azalmaktadır. ŞKDDÖ-KPA karşılaştırmalarında; nazik olma, birliktelik-ilgili olma ve empati alt boyutu puanları arttıkça KPA toplam puanı artmakta, uzak durma-çekinme alt boyutu puanı arttıkça KPA toplam puanı azalmaktadır. ADÖ-ŞKDDÖ karşılaştırmalarında; ADÖ alt boyutları ve ŞKDDÖ alt boyutları arasında anlamlı ilişki bulundu. The variables like parent-child relatıonship of disabled children, the attitude and expectation of healthy adolescents, family functionality of parents and characteristics of the children may affect emotional/behavioral responses and harmony between healthy adolescents and disabled siblings. In this descriptive study that was conducted at four special education centers located in Zonguldak province between April 14th and May 14th with 125 disabled children, 125 their parents and 125 healthy developing siblings. İt was aimed to evaluate family functionality and its influence on sibling relations and sibling problems. The data for the study was gathered through General Information Form, Sibling Problems Questionnarre (SPQ), Schaeffer Sibling Behavior Rating Scale (SSBRS)-Sibling’s Form and Family Assesment Device (FAD). 57.5% of healtly adolescents were female and in 10-14 age group. 60.0 % of diisabled siblings were male. 47.5% mental disabled and 53.3% have the educationlevel through secondary school. 65.8% of mathers were in 35-44 age group. 66.7% graduated from primary school and 94.2% were housewives. 54.2% of fathers were 35-44 age group, 39.2% were primary school graduate and 50.0 % of them were workers. In comparasion of FAD-SPQ total point of SPQ had been decrease in the subscales point of FAD increase; except maternal/paternal dimension of behaviour control subscales. İn comparasion of SSBRS-SPQ sobscale point of SSBRS on being kind, synergy-being connected and empathy had been increased as well as SPQ total point increase, on the other hand abstienence-restraint subscale point of SSBRS had been increased as weel as total point of SPQ increase. In comparasion of FAD-SSBRS statistically significant relationship was found Daha fazlası Daha az
Olcar, Eda Çağrı
Master Tezi | 2019 | Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
Bu araştırma, Ankara Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Yenidoğan Yoğun Bakım Kliniği’nde hiperbilirübinemi tanısı ve tedavisi amacıyla yatırılan yenidoğanlarda uygulanan ayak refleksolojinin bilirübin değeri üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılan randomize kontrollü bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini, Ankara S.B.Ü. Dr. Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Kliniği’nde Mart 2018- Aralık 2018 tarihleri arasında tanı ve tedavi amacıyla yatırılan bebekler oluşturmuş olup; örnekl . . .emini 30 kontrol (refleksoloji uygulanmayan), 30 çalışma (refleksoloji uygulanan) olmak üzere toplam 60 bebekten oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında ‘Sosyo-Demografik Bilgi Formu’, bebeğe ait bilgileri kapsayan ‘Bebek Bilgi Formu’ kullanılmıştır. Yapılan istatistiksel değerlendirme sonucunda araştırma grubunu oluşturan gruplara göre bebek dışkılama sayısı istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir (p=0.001; Daha fazlası Daha az
Özdemir, Ayşegül
Master Tezi | 2019 | Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
Bu araştırma, 6-12 yaş aralığındaki çocuklara invaziv işlemler (kan alma/damar yolu açma) sırasında dikkati başka yöne çekme tekniklerinin (sanal gerçeklik gözlüğü ve dikkati başka yöne çekme kartları) çocuklardaki anksiyete, korku ve ağrı yönetimine etkisini belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini, İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nde Şubat 2018- Kasım 2018 tarihleri arasında tanı ve tedavi amacıyla yatırılan 6-12 yaş arası çocuklar oluşturmuş olup; örneklemini 31 kontrol (rutin kan alma/damar yolu açma), 31 den . . .ey I (sanal gerçeklik gözlüğü) ve 31 deney II (dikkati başka yöne çekme kartları) olmak üzere toplam 93 çocuk oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında Çocuk ve Ebeveyni Tanılama Formu, Çocuklar İçin Anksiyete Duyarlılığı İndeksi (ÇADİ), Tıbbi İşlemler Korku Ölçeği, Görsel Kıyaslama Ölçeği (VAS), Yüzler Ağrı Kıyaslama Ölçeği (FS), Sanal Gerçeklik Gözlüğü ve Dikkati Başka Yöne Çekme Kartları kullanılmıştır. Yapılan istatistiksel değerlendirme sonucunda araştırma grubunu oluşturan çocukların ÇADİ ve TİKÖ puanları arasında gruplar arasında anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir (p>0,05). Gruplara göre işlem öncesi, sırası ve sonrası VAS ve FS skorları arasında anlamlı farklılık gözlenmiş olup; kontrol grubu VAS ve FS skorları deney grupları VAS ve FS skorlarından daha yüksek bulunmuştur (p0,05). According to groups there were significant differences between VAS and FS scores of before the operation, during the operation and after the operation; the control group’s VAS and FS scores higher than the experiment group’s VAS and FS scores ( Daha fazlası Daha az
Bahadır, Özgür
Master Tezi | 2016 | Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
Araştırma; yarı deneysel olarak planlanıp, müzik terapinin cerrahi uygulanan çocuklarda anksiyete, korku ve ağrı yönetimine etkisinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirildi. Araştırma 01.01.2016 – 19.08.2016 tarihleri arasında, BEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde yürütüldü. Araştırmanın evrenini belirtilen tarihler arasında B.E.Ü. Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne operasyon amaçlı başvuran 6-12 yaş arası çocuklar oluşturdu. Çocuklara cerrahi uygulanan kliniklerde yarı deneysel yapılan bu çalışmada, vaka grubu (ameliyat öncesinde müzik terapi yöntemi uygulanan çocuklar) ve kontrol grubu (ameliyat öncesinde servis rutin . . .leri ve sadece ölçeklerin uygulandığı çocuklar) olmak üzere iki grup belirlenmiş ve her bir grupta en az 30 çocuk olmak üzere toplamda 60 çocuk ile çalışma yürütüldü. Hastanede yatan çocuklar ile çalışmaya başlamadan önce ailelerinden gerekli izinler alındı. Verilerin toplanmasında “Çocuklar İçin Anksiyete Duyarlılığı İndeksi (ÇADİ)”, “Tıbbi İşlemler Korku Ölçeği”, Davranış Ağrı Değerlendirme Ölçeği (FLACC) ve Görsel Ağrı Skalası (VAS) ile “Katılımcı Bilgi Formu” kullanıldı. Verilerin değerlendirilmesinde; tanımlayıcı istatistiksel metotların (Frekans, Yüzde, Ortalama, Standart sapma) yanı sıra normal dağılımın incelenmesi için Kolmogorov - Smirnov dağılım testi kullanıldı.Veriler tablolarda sayı ve yüzdelerle belirtildi. Ortalamalar ± standart sapmaları ile verildi. Araştırmaya alınan çocuklar karşılaştırıldığında; vaka ve kontrol grupları arasında sosyo-demografik açıdan aralarında istatiksel açıdan anlamlı fark olmayan birbirne benzer gruplar olduğu görüldü. Vaka grubundaki hastalarda; ameliyattan servise döndükten sonra ve taburcu olmadan 30 dk önce tıbbi işlemler ile ilgili genel korku düzeyleri, kontrol grubuna göre anlamlı olarak düşük bulundu (p0.05). Vaka grubundaki hastalarda ameliyat öncesi, ameliyat günü ve taburcu olmadan 30 dk önce ÇADİ Toplam AD düzeyleri, kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulundu (p0.05). Vaka grubundaki hastalarda ameliyattan sonra derlenme odasında VAS düzeyleri, kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksekti (p0.05). Araştırmanın sonucunda; müzik terapi uygulanan deney grubundaki çocukların anksiyete, korku ve ağrı ölçeklerinden aldıkları puan ortalamalarının, kontrol grubundaki çocuklara göre daha düşük olduğu, bu durumun çocukların ve ebeveynlerin memnuniyetini arttırabileceği gözlendi. Bu doğrultuda müzik terapi preoperatif anksiyet, korku ve postoperatif ağrıyı azaltmada etkili bir yöntem olarak kliniklerde kullanılabileceği önerilmektedir. The study was designed as quasi-experimental and conducted to determine the effect of music therapy on anxiety, fear and pain management in 6-12 year old children undergoing surgery. The present study was carried out between 01.01.2016 and 19.08.2016 in BEU Application and Research Center. The children aged 6 -12 who applied for surgery between the mentioned dates constituted the universe of the study. In the quasi-experimental study that was conducted in the clinics where children received operational treatment, two groups were formed: experimental group (the children who received musical therapy before the surgery) and control group (the children who were administered surveys and the surgery service routines only). Each group consisted of 30 children and the participants of the study were 60 children in total. Necessary permissions were obtained from the parents of the children hospitalized before the beginning of the implementation. The data was collected through Child Anxiety Sensitivity Index (CASI), “Fear In Medical Treatment Scale”, Face, Legs, Activity, Cry, Consolability Scale (FLACC), Visual Analog Scale (VAS) and Participant Information Form. In the analysis of the data, Kolmogorov-Smirnov distribution scale was used to examine the normality of the distribution along with descriptive statistics methods (Frequency, Percentage, Mean, Standard Deviation). Data was presented in the tables in numbers and percentages. Means were demonstrated along with the standard deviations. The research compared children received; case and control groups include socio-demographic perspective, non-significant difference statistically among similar groups are intertwined. General level of fear regarding the medical processes before returning to service after the operation and 30 minutes before getting discharged was found to be significantly low in experimental group compared to control group (p0.05). Total CASI AD (anxiety sensitivity) levels before the operation, day of the operation and 30 minutes before the discharge for patients in experimental group was found to be significantly higher than the control group (p>0.05). There was no statistically significant difference between the experimental and control groups in the total CASI AD levels for the post-operative recovery room and for returning to the service room after the operation (p>0.05). VAS levels for patients in the experimental group in the post-operative recovery room was significantly higher than the control group (p>0.05). There was no statistically significant difference between the groups in terms of VAS findings in returning to service room after the operation and in 30 minutes before the discharge (p>0.05). As a result of the research; applied children music therapy in the experimental group anxiety, fear, and pain of the scales, their scores average, is lower than the control group children in this situation an increase in the satisfaction of children and parents was observed. In line with this, music therapy preoperative anxiety, fear, and can be used as an effective method of decreasing postoperative pain clinics is suggested Daha fazlası Daha az
Coşkun Akyüz, Afide
Master Tezi | 2019 | Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
Bu araştırma da Zonguldak’ ta ki ortaokul öğrencilerinde siber zorbalık /siber mağduriyet ve internet saldırganlığı düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu araştırma betimsel bir araştırma olup, ilişkisel tarama yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. 2017-2018 Eğitim-Öğretim yılında, Zonguldak İli’ nde bulunan üç ortaokulda ki 6 ve 7. Sınıflarında bulunan 1400 öğrenciden 872 tanesine ulaşılmıştır. Araştırma kapsamına alınan öğrencilere, 13 farklı soruyu içeren kişisel bilgi formu ve “Siber Zorbalık Ölçeği” ve “Siber Mağduriyet Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde, Mann Whitney U testi, Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Ara . . .ştırmadan elde edilen bulgulara göre; çalışmaya katılan öğrencilerin %68’ i 12-13 yaş aralığında, %51.8’i kız, %48.2’si erkek, ailelerin %84.9’u orta sınıf gelir durumuna ait, annelerin %36.7’si babaların ise %38.9’u lise mezunudur. Çalışmadaki öğrencilerin %79.72’si sosyal medya kullanıcısıdır. Yapılan analizlerde siber zorbalığı erkeklerin daha fazla yaptığı görülmüştür. Siber zorbalık yaş arttıkça artmakta iken, yaş azaldıkça siber mağduriyet artmaktadır. Ayrıca gelir durumu düşük ailelerin çocuklarında siber zorbalık artarken, annesi önlisans ve üniversite eğitim seviyesine sahip çocuklarda siber mağduriyet azalmaktadır. Öğrencilerin interneti kullanım amaçlarına göre oyun, sosyal sitelerde insanlarla tanışmak, araştırma ve ödev amacıyla interneti kullanan öğrencilerin bu amaçlarla internete girmeyenlere göre daha fazla siber zorba oldukları bulunmuştur. Sonuç olarak; çocuklara sanal risklerin anlatıldığı siber zorbalık ve mağduriyet kavramlarının açıklandığı eğitimler düzenlenmelidir. The aim of this study was to determine cyberbullying / cyber victimization and internet aggression levels in secondary school students in Zonguldak. This research was a descriptive study and was conducted by relational screening method. In 2017-2018 academic year, 872 of 1400 students in the 6th and 7th grades in three secondary schools in Zonguldak Province were reached. Personal information form with 13 different questions and “Cyber Bullying Scale “and” Cyber Victim Scale” was used for the students. Mann Whitney U test and Kruskal Wallis test were used for data analysis. According to the findings of the study; 68% of the students in 12-13 age group who participated, 51.8% girls, 48.2% men, 84.9% of families belonged to middle class income, 36.7% of mothers and fathers 38.9% of high school graduates. 79.72% of the students in the study were social media users. In the analysis, cyber bullying is higher in males. While cyber bullying increases as age increases, cyber victimization increases as age decreases. In addition, cyber bullying is increasing in the children of low-income families, while cyber victimization decreases in the children with an associate degree and a university education level. It was found that students who use the internet for the purpose of meeting the internet, using the internet for research and homework are more cyber bullies than those who do not enter the internet. As a result; training should be organized in which the concepts of cyber bullying and victimization are explained Daha fazlası Daha az