Filtreler
Filtreler
Bulunan: 7 Adet 0.003 sn
Koleksiyon [3]
Tam Metin [1]
Yayın Türü [1]
Yazar [7]
Yayın Yılı [4]
Konu Başlıkları [20]
Yayıncı [6]
Yayın Dili [1]
Araştırmacılar
Yayınlar
Ameliyathane hemşirelerinde oje kullanımının cerrahi el yıkama sonrası bakteriyel kolonizasyona etkisi

Yıldırım Tank, Dilek

Master Tezi | 2016 | Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilimdalı

Cerrahi alan enfeksiyonları morbiditeyi, mortaliteyi, hastanede yatış süresini ve hastane masraflarını artırması bakımından cerrahinin çok önemli ve ciddi bir problemidir. Cerrahi alan enfeksiyonlarının önlenmesinde ameliyathane çalışanlarının el yıkama uygulamalarının oldukça önemli olduğu bilinmektedir. Literartürde ameliyathane hemşirelerinin oje kullanımının el yıkama üzerine etkisi hakkında kesin yargılara ulaşılamamıştır. Bu araştırma; Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi Ameliyathane Ünitesi’nde 09.01.2015 – 15.07.2016 tarihleri arasında 18 yaş üstünde olan, elinde cilt irritasyonu ya da egzeması olmayan, son iki hafta içerisin . . .de antibiyotik kullanmamış olan, lateks alerjisi olmayan, ilk örnek alımından önceki 24 saat içerisinde cerrahi el yıkama uygulamamış olan 33 hemşire ile yapıldı. Araştırmaya katılanların el florası üzerindeki bakteri kolonizasyonunu ölçmek için eldiven sıvı yöntemi (glove juice methodu) kullanıldı. Veriler SPSS 16.0 programında tanımlayıcı istatistiksel yöntemlerin yanı sıra, Mann Whitney U testi ve Kruskal Wallis testi kullanıldı. Elde edilen bulgular 0.05 anlamlılık düzeyinde yorumlandı. Araştırmada, hemşirelerin cerrahi el yıkama sonrası oje sürülen ve oje sürülmeyen ellerinden alınan örneklerdeki bakteri sayıları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı. Hemşirelerin demografik özellikleri ile bakteri sayıları arasında anlamlı bir farklılık görülmezken; en genç yaş grubundakilerin, lisans mezunu olanların, 1-10 yıl meslekte ve ameliyathanede çalışanların, 2 mm’ den küçük tırnak uzunluğu olanların, düzenli nemlendirici kullananların ellerindeki ortalama bakteri sayılarının daha yüksek olduğu saptandı. Bu bulgular doğrultusunda araştırma, taze sürülmüş ojenin bakteriyel kolonizasyonda etkisi olmadığını gösterdi. Surgical site infections are very important and serious problem on morbidity, mortality, increasing the length of stay hospital and hospital costs.It is known to be very important handwashing practices of health care workers of operating room in the prevention of surgical site infections. In the literature there is no definitive judgement about the effect of using nail polish by operating room nurses on surgical hand washing. This study was carried out as experimental research with 33 nurses working at Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi Operating Unit and that over 18 years between 09.01.2015 - 15.07.2016. Nurses were excluded if they had skin irritation, latex allergy or eczema, if they had taken antibiotics during the previous 2 weeks or had performed surgical hand disinfection during the preceeding 24 hours. Glove juice method were used to measure the bacterial colonization on the flora of the participants.The data obtained analyzed in SPSS 16.0 with descriptive statical methods, Man Whitney U test and Kruskal Wallis test. Findings have been evaluated 0.05 meaning level. As a result, surgical nurses were no statistically significant difference between the number of bacteria in samples taken when after hand-washing natural nails and applying nail polish.The demographic characteristics of the nurses were no evident significant difference between the number of bacteria but in the youngest age group, license degree, 1-10 years in the profession and 1-10 years working in the operating room, smaller than 2 mm nail length, the use of regular moisturizer was found to be higher than the average bacteria count in their hands. Findings have been evaluated 0.05 meaning level Daha fazlası Daha az

Nöroşirurji yoğun bakım hastalarında uygulanan derin ve yüzeyel endotrakeal aspirasyonun hemodinamik parametreler ve ağrı üzerine etkileri

Altıntaş, Sibel

Master Tezi | 2016 | Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Yükseklisans Programı

Ameliyat sonrası nöroşirurji hastalarında uygulanan endotrakeal entübasyon uygulaması ve mekanik ventilasyon tedavi edici olmakla birlikte komplikasyon riskini artırmaktadır. Mekanik ventilatöre bağlı nöroşirurji hastalarına uygulanan bakım hizmetlerinden, özellikle pozisyon verme ve derin endotrakeal aspirasyon işlemi hastalarda kafa içi basıncının (KİBA) artmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle, derin ve yüzeyel endotrakeal aspirasyon uygulaması sırasında ve sonrasında hastanın hemodinamik bulgularında oluşabilecek değişikliklerin yakından izlenmesi ve sonuçların karşılaştırılarak değerlendirilmesi gereklidir. Araştırma, ameliya . . .t sonrası dönemde mekanik ventilatöre bağlı nöroşirurji hastalarında uygulanan derin ve yüzeyel endotrakeal aspirasyon uygulamalarının arteriyel kan basıncı, kalp atım hızı, vücut ısısı, solunum sayısı, oksijen satürasyon düzeyi ve ağrı üzerine etkilerini belirlemek amacıyla, randomize kontrollü deneysel araştırma olarak gerçekleştirildi. Araştırmada, 01/09/2015-01/11/2016 tarihleri arasında açık sistem endotrakeal aspirasyon yöntemi ile 37 hastaya derin endotrakeal aspirasyon, 37 hastaya yüzeyel endotrakeal aspirasyon uygulandı. Endotrakeal aspirasyon öncesi, sonrası 1. dk, 5. dk ve 30. dk’ da hastaların arteriyel kan basınçları, kalp atım hızları, vücut ısısı, solunum sayıları, SpO2 değerleri ve ağrı durumları değerlendirilerek karşılaştırıldı. Veriler, SPSS 16.0 programında tanımlayıcı istatiksel yöntemlerin yanı sıra bağımsız değişkenlerde t testi, tekrarlayıcı ölçümlerde iki yönlü ANOVA ile değerlendirildi. Elde edilen bulgular 0.05 anlamlılık düzeyinde yorumlandı. Araştırmada; uygulanan derin ve yüzeyel endotrakeal aspirasyon yöntemleri arasında klinik ve istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadığı, ancak endotrakeal aspirasyon uygulaması öncesi ve uygulamadan 30 dk sonrası hastalardaki değerler karşılaştırıldığında; yüzeyel endotrakeal aspirasyonun az farklarla derin endotrakeal aspirasyona göre hastaların sistolik ve diyastolik arteriyel kan basınçlarında, kalp atım hızında daha az değişikliklere neden olduğu, oksijenasyon düzeyinde daha olumlu etkisinin gözlendiği, daha az travmatik olduğu ve hastada daha az ağrıya neden olduğu belirlendi. Ayrıca derin endotrakeal aspirasyondan sonra 1. dk' da hastaların sistolik ve diyastolik arteriyel kan basınçlarının, kalp atım hızlarının, solunum sayılarının ve deneyimledikleri ağrı şiddetinin daha fazla arttığı da gözlemlendi. In spite of being therapeutic, postoperative endotracheal intubation and mechanical ventilation applied to neurosurgery patients increase complication risk. Of nursing services applied to ventilated neurosurgery patients, especially patient positioning and deep endotracheal suctioning may lead intracranial pressure(ICP) in patients to increase. Therefore, during and after shallow and deep endotracheal suctioning, probable changes in patients hemodynamic symptoms must be examined closely and results must be evaluated comparingly. This research was conducted as a randomized controlled experimental trial to determine the effects of postoperative shallow and deep endotracheal suctioning applied to ventilated neurosurgery patients on arterial blood pressure, pulse rate, body temperature, respiration rate, oxygen saturation level and pain. In the research, between the dates of 01/09/2015 and 01/11/2016 with the method of open system suctioning shallow endotracheal suctioning was performed in 37 patients and deep endotracheal suctioning was also performed in 37 patients. At the 1st, 5th and 30th minutes of pre and post endotracheal suctioning arterial blood pressure, pulse rate, body temperature, respiration rate, SpO2 levels and pain status of patients were compared evaluatingly. Findings were evaluated with SPSS 16.0 program in addition to t-test for independent variables and two way ANOVA for repeated measurements. The results obtained were interpreted in accordance with 0.05 significance level. In the research, there wasn’t detected any clinically and statistically significant difference between performed shallow and deep endotracheal suctioning methods. Yet, when patients’ 30 minutes pre and post endotracheal suctioning values were compared, it was found that shallow endotracheal suctioning slightly causes less changes in patients’ systolic and diastolic arterial blood pressures and pulse rates, has more postive impact on oxygenation level, is less traumatic and causes less pain in patients compared to deep endotracheal suctioning. Furthermore, at the 1st minute after deep endotracheal suctioning, it was observed that patients’ systolic and diastolic arterial blood pressures, pulse rates, respiration rates and the pain experienced increased more Daha fazlası Daha az

1-7 yaş arasındaki çocuklarda ameliyat sonrası ağrının ebeveyn, hemşire ve bağımsız bir gözlemci tarafından değerlendirilmesi

Erdoğan, Gaye

Master Tezi | 2018 | Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı Cerrahi Hemşireliği Programı

Araştırma, Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniği’nde 1-7 yaş arasındaki çocuklarda ameliyat sonrası ağrının; ebeveyn, hemşire ve bağımsız bir gözlemci tarafından değerlendirilmesindeki farklılıkları karşılaştırmak amacıyla kesitsel tipte tanımlayıcı olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini 236 çocuk hasta oluşturmuştur. Veriler, 01.04.2016 ve 01.10.2016 tarihleri arasında; “Çocuk Bilgi Formu”, “Ebeveyn Bilgi Formu”, “Hemşire Bilgi Formu”, ağrı şiddetini belirlemeye yönelik “Sayısal Derecelendirme Ölçeği (NRS= Numering Rating Scale)” ve “Wong-Baker . . .Yüzler Ağrı Derecelendirme Ölçeği” ile toplanmıştır. Araştırmanın uygulanabilmesi için Bülent Ecevit Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu Başkanlığı’ndan ve Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden yazılı izin alınmıştır. Araştırmanın yürütüldüğü Çocuk Cerrahisi Kliniği’nde görevli hekim ve hemşirelere araştırmanın içeriği hakkında bilgi verilmiş ve onamları alınmıştır. Örnekleme dahil edilecek çocuk hastaların ebeveynlerinden “Bilgilendirilmiş Olur Formu” doğrultusunda; araştırmanın amacı, uygulanışı, istedikleri zaman araştırmadan çekilebilecekleri, araştırmanın kendilerine zarar vermeyeceği konusunda bilgilendirilerek izinleri alınmıştır. Araştırmada verilerin değerlendirilmesinde, SPSS 18.0 istatistik analiz paket programı kullanılmıştır. Veriler, tanımlayıcı istatistiksel yöntemlerin yanı sıra dağılım ölçülerinden standart sapma, iki bağımsız grubun ağrı puanlarının karşılaştırılmasında bağımsız değişkenlerde t testi, üç ve üzeri bağımsız grubun ağrı puanlarının karşılaştırılmasında tek yönlü ANOVA, Kruskal Wallis testi ve sınıf içi korelasyon katsayısı ile değerlendirilmiştir. Araştırmada, ameliyat olan çocuk hastaların, ameliyat sonrası servise ilk kabulü sırasında Sayısal Derecelendirme Ölçeği’ne göre; ebeveyn, hemşire ve bağımsız gözlemcinin ağrı puanlama skorları 0.676 sınıf içi korelasyon katsayısı ile uyumsuz bulunmuştur ( Daha fazlası Daha az

Basınç yarasının bakımında plateletten zengin plazma jel ve serum fizyolojik ile yapılan pansumanların iyileşme süreci ve maliyet açısından karşılaştırılması

Uçar, Özge

Master Tezi | 2019 | Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği

Basınç yaraları; morbiditeyi, mortaliteyi, hastanede yatış süresini ve hastane masraflarını artırması nedeniyle cerrahinin çok önemli ve ciddi bir problemidir. Sağlıkta kalite göstergesi olan basınç yaralarının önlenmesinin yanı sıra tedavi ve bakımı da büyük önem taşımaktadır. Plateletten zengin plazmanın (PRP) birçok cerrahi alanda kullanılmasıyla birlikte yaralarda da iyileşmeyi hızlandırdığı bilinmektedir. Ancak literatürde basınç yaralarında PRP ile pansumanın etkileri üzerine yeterli araştırmaya ulaşılamamıştır. Bu araştırma, Zonguldak’ta yer alan bir devlet hastanesinin palyatif bakım servisinde 05.05.2018-01.05.2019 tarihler . . .i arasında 18 yaş üzerinde olan, kan değerleri ve yaşam bulguları normal değerlerde olan, koksiks bölgesinde II.Evre basınç yarası bulunan 60 hasta ile yapıldı. Basınç yaralarına serum fizyolojik (SF) ile gaz pansuman ve PRP jel ile pansuman uygulanarak iyileşme süreci PUSH skalası ile değerlendirildi. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemlerin yanı sıra, bağımsız değişkenlerde t testi, Mann Whitney U testi, Wilcoxon testi, Kolmogorov-Smirnov ve Shapiro Wilk’s testleri kullanıldı. Elde edilen bulgular 0,05 anlamlılık düzeyinde yorumlandı. Araştırma kapsamına alınan hastalarda SF ile pansuman yapılan basınç yaraları alan, eksuda ve doku tipi açısından değerlendirildiğinde; ilk pansuman sonrası yapılan gözlem (1. Gözlem) ile ikinci ayın sonundaki pansuman sonrası yapılan gözlem (20. Gözlem) sonuçları arasında istatistiksel anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0,05). PRP jel ile pansuman yapılan basınç yaraları alan, eksuda ve doku tipi açısından değerlendirildiğinde; ilk pansuman sonrası yapılan gözlem (1. Gözlem) ile ikinci ayın sonundaki pansuman sonrası yapılan gözlem (20. Gözlem) sonuçları arasında ileri düzeyde istatistiksel anlamlı farklılık bulundu (p 0.05). When pressure sores treatment with the PRP gel dressing is evaluated in terms of exudate and tissue type; After the first dressing (1st Observation) and the post-dressing observation at the end of the second month (20th Observation), there was a statistically significant difference between the results of the observations (p Daha fazlası Daha az

Meme kanserli kadınların kanserin evrelerine göre hastaneye başvurmalarında etkili olan faktörlerin incelenmesi

Fidan, Emine

Master Tezi | 2020 | Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Yüksek Lisans Programı

Araştırma, meme kanserinin evrelerine göre kadınların hastaneye başvurularında demografik özelliklerinin, benlik saygılarının, vücut algılarının ve sosyal görünüş kaygılarının etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı nitelikte araştırma, hastanenin genel cerrahi polikliniğine başvurarak meme kanseri tanısı alan 150 kadın hasta ile yapılmıştır. Veriler; Sosyo-demografik Bilgi Formu, Vücut Algısı Ölçeği, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve Sosyal Görünüş Kaygısı Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin analizinde, tanımlayıcı ve ilişki arayıcı testler kullanılmıştır. Araştırmada, kadınların yaş ortalaması 54.11±13.25 olup, %72.0’ . . .ının daha önce başka hastaneye başvurdukları, ilk (%34.7) ve son (%60) başvurularında ağrısız kitle şikayetlerinin bulunduğu, %30.7’sinde evre 2A meme kanseri olduğu saptanmıştır. Hastaların %68.7’sinin benlik saygısının yüksek, %80’inin vücut algısının olumlu, sosyal görünüş kaygısının orta düzey (30.69±10.75) olduğu belirlenmiştir. Kanserin evrelerine göre sosyodemografik özellikler, benlik saygısı, vücut algısı ve sosyal görünüş kaygısı puan ortalamaları arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır (p>0.05). Hastaların vücut algısı ile benlik saygısı ölçeği ve sosyal görünüş kaygısı ile vücut algısı ölçeği puan ortalamaları arasında negatif yönde, sosyal görünüş kaygısı ile benlik saygısı ölçeği puan ortalamaları arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur ( Daha fazlası Daha az

Yoğun bakım hastalarını mekanik ventilasyondan ayırma sürecinde doğa temelli ses terapisinin etkisi

Kurt, Tülin

Master Tezi | 2018 | Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Yüksek Lisans Programı

Cerrahi girişim sonrası yoğun bakımda mekanik ventilasyon desteği alan hastalarda mekanik ventilasyon uygulamasının, yararlı etkilerinin yanısıra zararlı fizyolojik ve psikolojik etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle, hastanın zamanında, güvenli bir şekilde mekanik ventilasyondan ayrılması ve işlemin başarısını artırmak amacıyla hastanın hemodinamik parametrelerinin, ağrı ve anksiyete düzeyinin stabilitesini sağlamak oldukça önemlidir. Araştırma, cerrahi yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların mekanik ventilasyondan ayırma sürecinde uygulanan doğa temelli ses terapisinin etkisini incelenmek amacıyla, randomize kontrollü deneysel araştı . . .rma olarak gerçekleştirildi. Araştırmada, 01/06/2016 - 01/07/2017 tarihleri arasında 30 dakika süreyle doğa temelli ses terapisi eşliğinde gözleri kapatılarak 34 hasta ventilatörden ayrıldı. Diğer 34 hastanın doğa temelli ses terapisi dinletilmeden kulaklık ile gözleri kapatıldı. Her iki uygulama öncesi 0.dk, uygulama sonrası 30.dk, ventilatörden ayırmanın 0., 10. , 20. ve 30.dk’sında hastaların arteriyel sistolik ve diyastolik kan basınçları, kalp atım hızları, solunum sayıları, oksijen satürasyonu değerleri, ağrı ve anksiyete düzeyleri değerlendirilerek karşılaştırıldı. Verilerin analizinde SPSS 24.0 programında tanımlayıcı istatistiksel yöntemler, parametrelerin gruplararası karşılaştırmasında t testi ve tekrarlı ölçümlerde iki yönlü ANOVA kullanıldı. Elde edilen bulgular, 0.05 anlamlılık düzeyinde yorumlandı. Araştırmada; deney ve kontrol grubundaki hastaların ortalama sistolik ve diyastolik arteriyel kan basınçları, kalp atım hızları ve solunum hızları, uygulama yöntemlerine ve ölçüm zamanlarına göre elde edilen bulguların, klinik ve istatistiksel açıdan anlamlı farklılık gösterdiği (p0.05). Deney grubunun ağrı, ajitasyon ve anksiyete seviyelerinin, kontrol grubuna göre klinik açıdan anlamlı olarak düşük olduğu ( Daha fazlası Daha az

Cerrahi kliniklerde çalışan hemşirelerin profesyonel değerlerinin bakım davranışlarına etkisi: Zonguldak ili örneği

Çelik Bekleviç,Arzum

Master Tezi | 2019 | Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Yüksek Lisans Programı

Araştırma, cerrahi kliniklerde çalışan hemşirelerin profesyonel değerlerinin bakım davranışlarına etkisini değerlendirmek amacı ile yapılmıştır. Tanımlayıcı nitelikteki bu araştırmanın örneklemini Zonguldak İl’inde bulunan hastanelerin cerrahi birimlerinde çalışan 245 hemşire oluşturmuştur. Veriler; Kişisel Bilgi Formu, Hemşirelerin Profesyonel Değerleri Ölçeği ve Bakım Davranışları Ölçeği-24 ile toplanmıştır. Verilerin analizinde, tanımlayıcı ve ilişki arayıcı testler kullanılmıştır. Araştırmada, hemşirelerin yaş ortalaması 33.63±7.53 olup, %82.9’ u kadın ve %68.6’sı evli, %68.2’si lisans mezunu ve %47.8’ inin meslekte çalışma yılı . . . 11 ve üzerindedir. Hemşirelerin %71.4’ü klinik hemşiresi, %9.8’i ameliyathane hemşiresi, %13.5’i yoğun bakım hemşiresi olarak çalışmaktadır. Hemşirelerin %56.3’ü bilimsel kongreye katılmamış olup %64.9’ u mesleki bir derneğe üye değildir. Profesyonel değerler ile ilgili eğitim almış hemşirelerin oranı %55.1, etik deontoloji ile ilgili eğitim almış olanların ise %57.1’dir. Cerrahi birimlerde çalışan hemşirelerin HPDÖ toplam puan ortalaması 118.26±21.10, ölçeğin alt boyutları ortalaması; insan onuru 42.24±7.91, sorumluluk 26.03±5.21, harekete geçme 18.81±3.91, güvenlik 15.67±2.84, otonomi 15.49±3.10 olarak bulunmuştur. Hemşirelerin, BDÖ-24 toplam puan ortalaması 5.25±0.66, alt boyut ortalamaları; güvence 5.21±0.72, saygılı olma 5.21±0.73, bilgi beceri 5.50±0.63 ve bağlılık 5.13±0.73’dür. Cerrahi birimlerde çalışan hemşirelerin HPDÖ ile BDÖ-24 puan ortalamaları arasında zayıf, pozitif yönde, anlamlı bir ilişki mevcuttur. Araştırma, cerrahi kliniklerde çalışan hemşirelerin profesyonel değerleri ve bakım davranışları algısının yüksek olduğunu ve profesyonel değerlerin bakım davranışlarını olumlu etkilediğini göstermiştir. Bu sonuç doğrultusunda, cerrahi birimlerde çalışan hemşirelerin profesyonel değerlerinin geliştirilmesi ve bakım davranışlarını içselleştirmesi için kişisel ve yönetimsel faaliyetlerin gerçekleştirilmesi önerilebilir. The aim of this study was to evaluate the effect of professional values on care behaviors of nurses working in surgical clinics. The sample of this descriptive study consisted of 245 nurses that working in the surgical units of the hospitals in Zonguldak. The data was collected by the Personal Information Form, the Professional Values of Nurses Scale (PVNS) and the Caring Behavior Scale-24 (CBS-24). Descriptive and correlational tests were used to analyze the data. In the study, the mean age of the nurses was 33.63 ± 7.53, 82.9% were women and 68.6% were married, 68.2% were bachelor's degree and 47.8% were occupational years 11 and over. 71.4% of the nurses work as clinical nurses, 9.8% are operating nurses and 13.5% are nurses as intensive care nurses. 56.3% of the nurses did not attend the scientific congress and 64.9% were not members of a professional association. The percentage of nurses who have received training in professional values is 55.1% and 57.1% is those who have been trained in ethical deontology. The mean total PVNS score of the nurses working in the surgical units was 118.26 ± 21.10, the mean of the sub-dimensions of the scale; human dignity was 42.24 ± 7.91, responsibility was 26.03 ± 5.21, action was 18.81 ± 3.91, security was 15.67 ± 2.84, autonomy was 15.49 ± 3.10. The mean total score of the nurses in CBS-24 was 5.25 ± 0.66, and the subscale mean of the scale; assurance 5.21 ± 0.72, respectfulness 5.21 ± 0.73, knowledge skill 5.50 ± 0.63 and commitment 5.13 ± 0.73. There is a weak, positive and significant relationship between the professional values of nurses working in surgical units (PVNS) and the scale of care behaviors (CBS-24). The study showed that professional values and care behaviors of nurses working in surgical clinics were high and professional values had a positive effect on care behaviors. In line with this result, it can be suggested that personal and managerial activities should be carried out to improve the professional values of nurses working in surgical units and internalize their care behaviors Daha fazlası Daha az


6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.


Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.