Filtreler
Araştırmacılar
Can partially hydrolyzed guar gum be an alternative to lactulose in treatment of childhood constipation?

Üstündağ, Gonca | Kuloğlu, Zarife | Kırbaş, Nihan | Kansu, Aydan

Other | 2010 | Turkish Journal of Gastroenterology21 ( 4 ) , pp.360 - 364

Amaç: Bu çalışmada, çocuklarda kabızlığın tedavisinde, lif kaynağı olarak kısmi hidrolize guar gumun kullanımının güvenliği ve başarısının, en sık kullanılan ozmotik laksatif olan laktuloz ile karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: 61 hastada (31 kısmi hidrolize guar gum, 30 laktuloz) randomize prospektif kontrollü çalışma yapıldı. Hastalara 4 hafta boyunca laktuloz veya kısmi hidrolize guar gum verildi. Standardize edilmiş bir form verilerek dışkılama sıklığı, dışkı kıvamı, aşırı gaz çıkarma ve karın ağrısının kayıt edilmesi istendi. Her iki tedavi grubunda başarı, güvenilirlik ve yan etki profili aile anketi ile elde olundu. Bul . . .gular: Günlük bazal lif (meyve ve sebze) tüketiminde her 2 grup arasında fark saptanmadı. Karın ağrısı olan ve dışkı tutan çocukların yüzdesi her 2 tedavi grubunda belirgin olarak azaldı ( Daha fazlası Daha az

A heterogeneous liver lesion in a 48-year-old woman

Küsbeci, Mahmut | Buldur, Serhat | Mutlu, Eren | Uğuz, Alper | Güneyli, Serkan | Bozkaya, Halil | Çınar, Celal

Other | 2017 | Turkish Journal of Gastroenterology28 ( 2 ) , pp.135 - 136

Nuclear morphometric analysis in gastrointestinal stromal tumors:A preliminary study

Özdamar, Şükrü Oğuz | Bektaş, Sibel | Özdamar, Sevim Erdem | Gedikoğlu, Gökhan | Gün, Banu Doğan | Bahadır, Burak

Other | 2007 | Turkish Journal of Gastroenterology18 ( 2 ) , pp.71 - 76

Amaç: Gastrointestinal stromal tümörler, mezenkimal neoplazmlar içinde yer alan özel bir tümör grubudur. Bu çalışmada, gastrointestinal stromal tümörlerin histomorfolojik ve immünhistokimyasal özellikleri, nükleer morfometrik analiz sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Yöntem: Dokuzu benign ve 13’ü malign davranış gösteren 22 gastrointestinal stromal tümörün hematoksilen- eosin boyalı kesitlerinde, bilgisayar destekli görüntü analiz programı kullanılarak, ortalama nükleer alan, ortalama nükleer yuvarlaklık faktörü, ortalama nükleer elipslik indeksi, ortalama nükleer uzunluk ve ortalama nükleer perimetre ölçülmüştür. Morfometrik analiz . . . sonuçları, tümörlerin davranış, boyut, mitoz sayısı, nekroz varlığı, immünhistokimyasal olarak p53 ve proliferating cell nükleer antijen ekspresyonları ile karşılaştırılmıştır. Bulgular: Tümör nekrozu ile ortalama nükleer yuvarlaklık faktörü, ortalama nükleer elipslik indeksi, ortalama nükleer uzunluk ve ortalama nükleer perimetre arasında arasında anlamlı ilişki saptanmıştır ( Daha fazlası Daha az

Biliary lipid secretion

Hişmioğulları, Adnan Adil | Bozdayı, A.Mithat | Rahman, Khalid

Other | 2007 | Turkish Journal of Gastroenterology18 ( 2 ) , pp.65 - 70

Birçok biyokimyasal fonksiyonu olan karaciğerin, en önemli işlevlerinden biri de safra oluşturmasıdır. Safra, aralarında safra asitleri, fosfolipidler ve kolesterolün de olduğu çok sayıda çözünmüş bileşik içerir. Fosfolipidlerin ve kolesterolün hepatositlerde sentezlenerek veziküler ve veziküler olmayan mekanizmalarla hepatositlerin safra kanalikusuna transfer edildiği düşünülmektedir. Safra lipidleri, çoğunlukla kolesterol ve fosfolipidlerden oluşur ve safraya sekresyonları da safra asitleri sekresyonundan etkilenir. Hem salınan hem de ekskrete edilen bir sı- vıdır. En önemli iki fonksiyonu, muhtemelen (i) yağ sindirimi ve absorbsi . . .yonuna yardım eden safra asitlerinin ve (ii) potansiyel toksik materyallerin karaciğer-orijinli metabolitlerinin, vücuttan dışkıyla eliminasyonlarından önce intestinal sisteme taşı nmalarıdır. Hepatositler; üç ayrı yolakla, biyosentez, lipoproteinler ve intrasellüler membranlardan çekilen mevcut moleküllerle safra lipidi yapabilirler. Yeni, sentezlenen safra lipidleri, toplam lipidlerin %20’sinden biraz azını oluşturur. Safrada bulunan kolesterolün eliminasyonunun hepatik ölçütleri, sadece tüm kolesterol homeostazisi ile değil, safra ile ilgili hastalı k koşullarıyla da ilişkilidir. Aşırı safra kolesterol sekresyonu, kolesterol safra taşı oluşumuyla ilişkili olup, safra kesesi kanseri için de esas risk faktörüdür. Bu derlemenin amacı, safra lipid sekresyonuyla ilgili, bazı ana mekanizmaların öneminin vurgulanmasıdır. The liver has many biochemical functions, of which one of the most important is bile formation. Bile is both a secretory and an excretory fluid and two of its most important functions are the delivery to the intestinal tract of: (i) bile acids to assist in fat digestion and absorption; and (ii) liver-derived metabolites of potentially toxic materials prior to their elimination from the body in the feces. Bile contains numerous solutes, including bile acids, phospholipids and cholesterol. Biliary lipids mainly consist of cholesterol and phospholipids and their secretion into bile is affected by the secretion of bile acids. Phospholipids and cholesterol are synthesized in the hepatocytes and are thought to be transferred via vesicle- and non-vesicle-mediated mechanisms into the bile canaliculus. Hepatocytes acquire biliary lipid by three pathways, which are biosynthesis, lipoproteins and existing molecules drawn from intracellular membranes, with the newly synthesized biliary lipid accounting for less than 20% of the total lipids. The hepatic determinants of biliary cholesterol elimination are not limited to total cholesterol homeostasis, but also concern biliary disease conditions, since excess biliary cholesterol secretion is involved in cholesterol gallstone formation, as well as being a major risk factor for gallbladder cancer. The purpose of this review was to highlight some of the major mechanisms involved in biliary lipid secretion Daha fazlası Daha az


6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.


Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.