Akdemir, Mehmet Orçun | Ayar, Orhan | Yazgan, Serpil | Alpay, Atilla | Uğurbaş, Suat Hayri
Mektup | 2015 | Türk Oftalmoloji Dergisi45 ( 1 ) , pp.45 - 46
…
Çelik, Tuba
Makale | 2017 | Türkiye Klinikleri Oftalmoloji Dergisi26 ( 4 ) , pp.227 - 231
Timolol--dorzolamid sabit kombinasyonu (TDSK) tedavisi kullanırken timolol--bima-- toprost sabit kombinasyonu (TBSK) tedavisine geçilmiş olan primer açık açılı glokom (PAAG) has-- talarinda tedavi etkinliğinin ve diurnal göz içi basıncı (GİB) değişiminin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler: Daha önceden TDSK tedavisi kullanırken oküler rahatsızlık ya da istenen GİB kont-- rolünün sağlanamaması nedeni ile TBSK tedavisine geçilmiş olan 84 PAAG hastası çalışmaya dâhil edildi. Her iki tedavi sırasında kaydedilen günlük ortalama GİB değerleri, GİB
Köksal, Murat | Şengün, Ahmet | Kargı, Şebnem | Tomaç, Sühan | Uğurbaş, Suat Hayri
Makale | 2004 | Retina-Vitreus12 ( 1 ) , pp.58 - 61
Santral seröz koryoretinopatinin tipik formları çoğunlukla 3-4 ay içinde görme kaybı olmaksızın kendiliğinden iyileşmektedir. Ancak bazı nadir formları retina pigment epitel atrofisi ile beraber kronik gidiş göstermekte ve kötü görsel prognozla seyretmektedir. Bu retina pigment epitel atrofileri vertikal, aşağıya doğru uzanan yol şeklinde izlenebilmekte ve bazen seröz sıvının yer değiştirmesi ile alt yarıda büllöz retina dekolmanına sebep olmaktadırlar. Bu görünüm tanı ve tedavide ikilemlere yol açmaktadır. Burada atipik bir santral seröz koryoretinopati olgusunun klinik, floresein ve indosiyanin yeşili anjiografik özelliklerini tar . . .tışmaktayız. Most eyes with typical forms of central serous chorioretinopathy (CSR) undergo spontaneous resolution in 3-4 months without visual disturbance. However, some rare forms progress into chronic state with retinal pigment epithelial atrophy resulting with poor visual prognosis. These atrophic retinal pigment epithelial areas form a vertical tract extending to the inferior retina and may lead to bullous retinal detachments located inferiorly due to displacement of the serous fluid. This appearance may cause confusion in the diagnosis and treatment. We here present clinical and angiographic (fluorescein and indocyanin green) features of an atypical case of CSR Daha fazlası Daha az
Akdemir, Mehmet Orçun | Cantürk, Sılay Uğurbaş | Uğurbaş, Suat Hayri
Makale | 2015 | Türk Oftalmoloji Dergisi45 ( 1 ) , pp.9 - 13
Amaç: Bu çalışmada kliniğimizde uzun süreli botulinum toksin A (BTA) enjeksiyonu uyguladığımız benign esansiyel blefarospazm (BEB) ve hemifasiyal (HFS) spazm tanılı hastalarda erken ve geç dönem ilaç dozları ile iyilik süreleri karşılaştırıldı. Gereç ve Yöntem: BEB ve HFS tanısı nedeniyle BTA tedavisi alan hastaların kayıtları geriye dönük olarak incelendi. On enjeksiyon ve üstü tedavi alan, düzenli takipli 12 hasta çalışmaya dahil edildi. İlk 5 enjeksiyon ve son 5 enjeksiyon dozları ile iyilik süreleri karşılaştırıldı. Bulgular: On iki hastanın 6’sı BEB (4 kadın, 2 erkek), 6’sı ise HFS (5 kadın, 1 erkek) nedeniyle tedavi almıştı. . . . Hastaların ortalama takip süresi tüm hastalarda 66,17 ay, BEB grubunda 51,83 ay, HFS grubunda ise 90,33 ay idi. Ortalama tedavi dozu BEB grubunda 40,79 U, HFS grubunda 29,07 U idi. Tedavi sonrası iyilik süreleri değerlendirildiğinde, BEB grubunda ilk 5 enjeksiyon sonrası iyilik süreleri ortalaması 16,1 hafta iken, son 5 enjeksiyon sonrası ortalama iyilik süresi 18,9 hafta idi (p=0,172). HFS grubunda ise ilk 5 enjeksiyon sonrası iyilik süresi 23,6 hafta iken son 5 enjeksiyon sonrası iyilik süresi 23,0 hafta idi (p=0,463). BEB grubunda son 5 enjeksiyon sonrası iyilik süresinde, ilk 5 enjeksiyon sonrası iyilik süresine göre 2,7 hafta artış saptandı. Sonuç: BTA enjeksiyonu BEB ve HFS hastaları için güvenli, etkili bir tedavi yöntemidir. Enjeksiyon dozları uzun dönemde değişmemekle beraber tedavi sonrası iyilik süresi HFS grubunda değişmemişken, BEB hastalarında istatistiksel olarak anlamlı olmasa da iyilik süresinde uzama olmuştur. (Turk J Ophthalmol 2015; 45: 9-13) Objectives: In this study, we evaluated the long-term effects of botulinum toxin A (BTA) in patients diagnosed with benign essential blepharospasm (BEB) and hemifacial spasm (HFS) comparing the drug dose in early and late periods and mean duration of relief. Materials and Methods: The records of patients who were treated with BTA for BEB and HFS were analyzed retrospectively. The patients who had Daha fazlası Daha az
Yazgan, Serpil | Çelik, Tuba | Aras, İrem Işık
Makale | 2017 | Retina-Vitreus26 ( 3 ) , pp.250 - 252
Bu olgu sunumunda gözünde 30 yıldır demir içerikli metalik yabancı cisim taşıyan bir siderozis bulbi vakası tartışıldı. Klasik ve bilinen bir komplikasyon olmasına rağmen bu olguyu tartışmamızın amacı görüntüleme yöntemlerinin ve oküler cerrahinin çok ileri düzeye ulaştığı günümüzde, üstelik genç olgularda, hala bu komplikasyona rastlayışımızdır. Kırk-üç yaşında erkek hasta, 2 gündür sol gözünde kızarıklık ve gözünden dışarıya taşan yabancı cisim şikayetiyle başvurdu. Hastanın hikayesinde çocukken sol gözüne dinamit fi tili geldiği fakat ameliyat geçirmediği öğrenildi. Biyomikroskop muayenesinde saat 6 hizasında skleradan dışarıya u . . .zanan yabancı cisim görülüyordu. Konjonktival hiperemi ve travmatik lens kesafeti mevcuttu. Çekilen orbita bilgisayarlı tomografi sinde iki adet radyo- opak alan saptandı. Genel anestezi altında skleradan görünen yabancı cisim parçası çıkarıldı. Travmatik katarakt cerrahisi ve ön vitrektomi uygulandı. Yapılan arka segment muayenesinde retinada yaygın pigmenter retinopati geliştiği saptandı. Bu olgu ile özellikle demir-bakır veya içeriği bilinmeyen bir yabancı cisim ile travma öyküsü olan hastalarda mutlaka görüntüleme yapılması ve yabancı cisim saptandığı takdirde vakit geçirmeden göz içi yabancı cismin çıkarılması gerekliliğine vurgu yapılmak istendi. Aksi takdirde toksik etki retina tabakalarında kalıcı harabiyet oluşturmakta ve daha sonra uygulanan mükemmel ön -arka segment cerrahileri bile oluşan görme kaybını geri getirememektedir. A case of siderosis bulbi which carries iron containing metallic foreign body inside his eyes with a 30 year history has discussed in this case report. Although it is a classical and familiar complication, our purpose to discuss this case is still encountering this complication even in young patients despite todays imaging and ocular surgery techniques are in advanced levels. 43 year-old male patient was admitted with complaints of hyperemia, pain and a foreign body that extends out from his left eye. In the history, dynamite wick came to his eye but he did not undergo any operation. In a biomicroscopic examination, a foreign body was seen extending from sclera to the outside of eye at 6 o'clock line. Conjunctival hyperemia and traumatic lens opacifi cation had been appeared. Two radio-opac area was determined in his orbital computerized tomography. A foreign body that was seen from sclera was removed under general anesthesia. Traumatic cataract extraction and anterior vitrectomy was applied. In posterior segment examination, it was determined that diffuse pigmentary retinopathy was developed. In this case report, we would like to point out the necessity of performing imaging in patients with iron, copper or the foreign body that contains unkown material and if encountered, removing out the foreign body with operation without delay. Otherwise, toxic effect may cause permanent defects in retina layers and it is impossible to bring back visual lossdespite even excellent anterior-posterior segment surgeries Daha fazlası Daha az
Çelik, Tuba
Makale | 2017 | MN Oftalmoloji24 ( 1 ) , pp.5 - 8
Amaç: Kuru göz semptomları olan bilgisayar kullanıcılarında gözyaşı film tabakasının, oküler yüzey hastalığı indeksi, gözyaşı kırılma zamanı ve Schirmer testi ile değerlendirilmesi.Gereç ve Yöntem: Göz kuruluğu semptomları olan, günde en az 6 saat bilgisayar kullanan, 20-40 yaş arasındaki 42 bilgisayar kullanıcısıbu çalışmaya dahil edildi. Muayene ve tanısal testler öncesinde 12 sorudan oluşan oküler yüzey hastalığı indeksi anketi uygulanarak skorlandı. Görme keskinliği değerlendirmesi, göz içi basıncı ölçümü, bazal sekresyonu değerlendirmek amacıyla Schirmer testi, gözyaşı kırılma zamanı testi, ön segment ve fundus muayeneleri yapı . . .ldı ve bulgular kaydedildi. Schirmer testi 5 mm'nin altında olması ve gözyaşı kırılma zamanı testinin 10 sn'nin altında olması anlamlı kabul edildi.Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 42 katılımcının (22 kadın, 20 erkek) yaş ortalaması 28,5±2,2 yıl idi. Katılımcıların ortalama bilgisayarbaşında kalma süresi 7,61±1,68 saat/gün idi. Oküler yüzey hastalığı indeksi evrelemesine göre olguların 5'i normal, 5'i hafif, 8'i ortave 24'ü ağır oküler yüzey hastalığına sahipti. Ortalama oküler yüzey hastalığı indeksi, gözyaşı kırılma zamanı ve Schirmer testi skorları sırasıyla 45,2±25,6 , 10,7±5,9 sn (1-18 sn) ve 12,1±6,65 mm (0-35 mm) olarak hesaplandı. Oküler yüzey hastalığı indeksi skoru ile gözyaşı kırılma zamanı arasında anlamlı bir negatif korelasyon saptanırken (r=-0,41, p=0,024), oküler yüzey hastalığı indeksi ile Schirmer testi skorlarları arasında anlamlı bir korelasyon saptanmadı. Sonuç: Kuru göz şikayetleri olan uzun süreli bilgisayar kullanıcılarında, oküler yüzey hastalığı indeksi ve gözyaşı kırılma zamanı testleriberaber kullanılması kuru göz sendromu teşhisini güçlü bir şekilde desteklemekte ve pratik bir kullanım sağlamaktadır. eye symptoms. Material and Method: Forthy-two patients between 20 and 40 years-old using at least 6 hours computer in a day with dry eye symptoms were enrolled in this study. Ocular surface disease index questionnaire was applied and scored before the examination and diagnostic tests. Visual acuity, intraocular pressure measurement, Schirmer test for evaluating basal secretion, break-up time, anterior segment and fundus examinations were done and findings were recorded. Schirmer test results under 5 mm and break-up time test results under 10 sc were defined as significant. Results: The mean age of 42 participants (22 female, 20 male) was 28,5±2,2 years and the mean computer using time of the participants was 7,61±1,68 (6-12) hours/day. According to ocular surface disease index grading scale, 5 of the cases were normal and 5 cases had mild, 8 cases had moderate and 24 cases had severe ocular surface diseases. Mean ocular surface disease index, break-up time and Schirmer test scores were 45,2±25,6 (0-100), 10,7±5,9 sc (1-18 sc), and 12,1±6,65 mm (range 0-35 mm) respectively. While a significant negative correlation between ocular surface disease index scores and break-up time scores were detected (r=-0.41, P=0.024), a significant correlation between ocular surface disease index scores and Schirmer test scores were not detected. Conclusions: Dry eye syndrome diagnose was supported strongly and was supplied practical use by using ocular surface disease index questionnaire and break-up time test together in long-time computer users with dry eye symptoms Daha fazlası Daha az
Gökçe, Sabite Emine | Ayar, Orhan | Özmen, Mehmet Cuneyt | Yazgan, Serpil | Akdemir, Mehmet Orçun | Koç, Mustafa
Makale | 2015 | Glokom Katarakt10 ( 2 ) , pp.125 - 128
Amaç: Kataraktı ve ?1.0 D korneal astigmatizması olan gözlerde fakoemülsifikasyon cerrahisi sonrasında uygulanan torik göziçi lens implantasyonunun görsel ve refraktif sonuçlarının değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntemler: Özel Kudret Göz Hastanesinde 2010-2012 yılları arasında kataraktı ve ?1.0 D korneal astigmatizması olan komplikasyonsuz fakoemülsifikasyon cerrahisi sonrasında torik göziçi lens implantasyonu uygulanmış 18 hastanın 26 gözüne ait veriler retrospektif olarak incelendi. Hastaların cerrahi öncesi ve 1.ay, 3.ay, 6.ay düzeltilmemiş ve en iyi düzeltilmiş görme keskinlikleri (logMAR), astigmatizma değerleri, rotasyon derecel . . .eri kaydedildi. Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 57.8±15.4 (47-78) yıl olup 12 hasta kadın ve 6 hasta erkekti. Cerrahi sonrası takip süresi 4.1±2.3 (1-12) ay idi. Cerrahi öncesi düzeltilmemiş GK 1.03±0.32 (logMAR) ve düzeltilmiş GK 0.48±0.25 (logMAR) iken cerrahi sonrası 1. ayda düzeltilmemiş GK 0.32±0.28 (logMAR) ve düzeltilmiş uzak GK 0.18±0.15 (logMAR) seviyesinde idi. Ortalama refraktif silindirik değerler cerrahi öncesinde -2.94±1.0 D ve cerrahi sonrası 1. ayda -0.65±0.60 D saptandı. Son kontrol muayenelerinde GK 0.13±0.15 (logMAR) seviyesine yükseldi ve astigmatizma değeri -0.79±0.65 D saptandı. Cerrahi sonrası 1. ayda yapılan kontrollerde GİL rotasyon değerleri 6.42±2.45 derece ölçüldü. Tartışma: Katarakt cerrahisinde torik göziçi lens implantasyonu cerrahi öncesi korneal astigmatizmayı düzeltmek için etkili ve güvenilir bir cerrahi seçenektir. Çalışmamızda torik GİL implantasyonunun astigmatizmayı belirgin olarak azalttığı, görme keskinliğinde belirgin düzelme sağladığı gösterilmiştir. Purpose: Evaluating visual and refractive results of toric intraocular lens implantation after phacoemulsification surgery in patients with cataract and ≥1.0 D corneal astigmatism. Materials and Methods: The records of 26 eyes of 18 patients who had cataract, ≥1.0 D corneal astigmatism and undergone uncomplicated phacoemulsification surgery with toric intraocular lens implantation between 2010 and 2012 were retrospectively evaluated. Uncorrected and best corrected visual acuity (logMAR), astigmatism values preoperatively and in the postoperative first, third and sixth month and intraocular lens axis rotation degrees were recorded. Results: The mean age was 57.8±15.4 (47-78) years. Twelve were women and 6 were men. The mean postoperative follow up period was 4.1±2.3 (1-12) months. Preoperative uncorrected visual acuity was 1.03±0.32 (logMAR) and best corrected visual acuity was 0.48±0.25 (logMAR). In the postoperative first month uncorrected visual acuity was 0.32±0.28 (logMAR) and best corrected visual acuity was 0.18±0.15 (logMAR). The mean cylinder values was -2.94±1.0 D preoperatively and -0.65±0.60 D in the postoperative first month. At last visits the mean best corrected visual acuity was improved to 0.13±0.15 (logMAR) and the mean astigmatism values was -0.79±0.65 D. The mean axis rotation was 6.42±2.45 degree in the first postoperative month. Conclusion: Toric intraocular lens implantation is an effective safe surgical option in correcting preexisting corneal astigmatism. In our study it is shown that toric intraocular lens implantation reduced astigmatism and improved visual acuity significantly Daha fazlası Daha az
Çelik, Tuba
Makale | 2017 | MN Oftalmoloji24 ( 1 ) , pp.38 - 42
Amaç: Bu çalışmanın amacı, kısa ve uzun dönem sigara içmenin koroid kalınlığına etkisinin spektral optik koherans tomografi ile değerlendirmektir.Gereç ve Yöntemler: Bu prospektif çalışmaya 30-50 yaş arasında, kısa süredir (0.05). Conclusions: Long-term smoking was not associated with significant change with regards to choroidal thickness by evaluating spectral domain optical coherence tomography.
Ayar, Orhan | Özmen, Mehmet Cüneyt | Akdemir, Mehmet Orçun | Yazgan, Serpil | Gökçe, Sabite Emine
Makale | 2015 | Retina-Vitreus23 , pp.151 - 154
Kırkiki yaşında erkek hasta, yaklaşık 2 haftadır özellikle okur-ken aniden görme bulanıklaşması ile kliniğimize başvurdu. Detaylı hikâyesinde hastanın diş ağrısı nedeniyle diş hekimine başvurduğu öğrenildi. Hastanın okuma ile ilgili şikâyetleri diş çekiminden 2 hafta sonra başlamıştı. Hasta diş çekilmesinden 1 ay öncesinde amoksisilin, sonrasında 2 hafta süreyle non-steroid anti-inflamatuar ilaç kullanmıştı. Bu vakada diş çekimi sonra-sında görülen çift taraflı SSKR olgusu sunulmuştur A 42-year-old male presented to our clinic with acute blurring of vision in both eyes especially in reading for about 2 weeks. Detailed history reveal . . .ed that the patient recently applied to his dentist because of tooth ache. The patient's complaints abo-ut reading had started 2 weeks after tooth extraction. He had a medication of amoxicillin for a month prior to tooth removal and non-steroidal anti-inflammatory drugs after extraction. In this case we report a bilateral CSCR case after tooth extractio Daha fazlası Daha az
Kozluca, Yasemin | Uğurbaş, Hayri Suat
Diğer | 2009 | Glokom Katarakt4 ( 2 ) , pp.73 - 78
Gevşek iris sendromu (GİS), fako tekniği ile yapılan katarakt ameliyatı sırasında görülen anormal pupil davranışı ile tanımlanan bir durumdur. Bu sendromun üç anahtar özelliği bulunmaktadır. Bunlar gevşek irisin normal sıvı akışı sırasında anormal dalgalanma göstermesi, irisin fako ve yan kesiye prolapsus eğilimi ve ameliyat sırasında ilerleyici pupiller miyozis gelişmesidir. Bu özellikler ameliyatın daha yorucu ve komplikasyonlara açık olmasına neden olmaktadır. Bu makalede GİS’nun özellikleri ve sebep olan etkenler tartışılıp, alınması gereken önlemler üzerinde durulmuştur Floppy-iris syndrome (FIS) is a condition defined as abnor . . .mal pupil behaviour during cataract surgery using the phacoemulsification technique. There are three key features of this syndrome: a floppy iris that undulates abnormally during normal fluid movement, propensity of the iris to prolapse towards the phaco and side-port incision, and development of progressive pupillary miosis during surgery. These features make the operation more tiresome and complications more likely. In this article the features and causative factors of IFIS are discussed and preventive measures that must be taken are mentione Daha fazlası Daha az
Kılıç, Deniz | Cantürk, Sılay Uğurbvaş | Bakan, Betül | Alpay, Atilla | Uğurbaş, Suat Hayri
Makale | 2013 | MN Oftalmoloji20 ( 2 ) , pp.0 - 0
Metastatik orbita tümörleri tüm orbita tümörlerinin az bir kısmını oluşturmaktadır. Daha çok ileri yaşlarda görülmekte ve yavaş gelişen proptozis, çift görme ve görme keskinliğinde azalma ile kendini göstermektedir. Kesin tanı biyopsi ile konulmaktadır. Kanser tanısı almış ve takiplerde orbita kitlesinin yaptığı şikayetlerle gelen olgularda primer odağın bulunması ko- lay olmaktadır. Başvuru şikayeti göz bulguları olan olgularda tanı konması gecikmekte ve te- davi süresi uzamaktadır. Bu çalışmada önceden herhangi bir hastalık öyküsü olmayan ve tek gözde ileri yer değişitirme, kızarıklık ve akıntı şikayeti ile başvurup hepatosellüler . . . karsinoma tanısı alan bir olgu sunulmaktadır. Metastatic orbital tumors represent a small proportion of orbital masses. They usually present with gradual progressive proptosis, diplopia and decrased visual acuity in the elder age. Diagnosis is comfirmed with biopsy. In patients with prior history of cancer primary source of metastasis is evident. Cases with initial diagnosis of orbital tumor with unknown pri- mary source are more challenging and may face with delay in diagnosis and treatment. This report describes a patient with no known history of malignancy who presented with globe dis- placement, diplopia, redness and ocular discharge. Primary diagnosis of hepatocellular car- cinoma was based on excisional biopsy of the orbit emphasizing systemic evaluation of pa- tients with orbital tumors Daha fazlası Daha az
Yazgan, Serpil | Ayar, Orhan | Akdemir, M. Orçun | Taş, Mehmet | Alpay, Atilla
Makale | 2015 | Glokom Katarakt10 ( 4 ) , pp.267 - 272
Amaç: Yüksek miyopi olgularında oküler cevap analizörü kullanılarak korneanın biyomekanik özelliklerini araştırmak.Gereç ve Yöntem: İleriye dönük randomize-kontrollü çalışmada sferik eşdeğeri (SE) >=-6.00 Diyoptri (D) olan 24 olgunun 42 gözü çalışma grubu, yaş-cinsiyet bakımından benzer, +0.50