Filtreler
Araştırmacılar
Muhtasar Metinlerin Hanefî Literatürü İçindeki Yeri

Orazov, Orazsahet

Article | 2018 | BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ5 ( 1 ) , pp.107 - 122

İslâm literatür alanında fıkıh adına yapılan çalışmalar, özellikle Hanefî mezhebi bağlamında hiç de küçümsenmeyecek kadar büyüktür. Çalışma konusu olan muhtasar eserler mezhep içi fıkhî literatürün önemli kısmını oluşturmaktadır. Hanefî külliyatı içerisinde hicri IV. asrın ilk yarısında telif edilmeye başlayan ilk muhtasar eserleri, mezhepte itibarlı metinler anlamına gelen muteber metinler takip ederken, benzeri çalışmalar günümüzde ilmihal eserler olarak istifadeye sunulmaktadır. İslâmî vecibeleri özlü bir şekilde ele alarak öğreten söz konusu muhtasar eserler, âlimlerin bırakmış olduğu paha biçilmez ilmî bir mirastır. Hanefî ulem . . .asının –özellikle Muteahhirîn fakîhlerinin- yoğun olarak mesaisini harcadığı sözü edilen telifler, muhtelif türde çalışmalara konu olmuş, mezhebin en muteber kitapları arasında yer almıştır. Bu metinler, asırlarca medreselerde okutulmuş, kadılar tarafından el kitabı olarak kullanılmış, Müslüman çoğunluğun günlük dini vecibelerini kolayca ifa edebilmeleri ve karşılaşılan fıkhi problemleri vuzuha kavuşturmaları için birinci elden kaynaklık etmiştir. Bu cümleden olarak çalışmada, Hanefî mezhebi literatürü içerisinde belli başlı ilk dönem ve son dönem muhtasar eserlerin müelliflerinin kısa biyografi bilgileri yanında, bu eserlerin ayrı bir sınıfa tabi tutulmaları, önemi ve bazı özellikleri hakkında bilgi verilecektir. The work done in the Islamic literature on behalf of fiqh is not large enough to be underestimated, especially in the Hanafi sect. The works of great importance constitute an important part of the in-sectarian jurisprudential literature. In the Hanafite collection, While the first great works that started to be copyrighted in the first half of the century follow prestigious texts which mean denominational texts, similar works are now being offered as ilmihal artifacts. The so-called fascinating works, which teach the Islamic traditions in a concise way, are an invaluable scientific heritage that scholars have left behind. These studies have been the object of different types of investigations and took place among the most presitigous works of the section. These texts have been used in the madrasah for centuries, used as handbooks by the ladies, and able to easily perform the daily religious practices of the majority of Muslims, and to help them solve the problems of jurisprudence. In this study, some information will be given about the Hanefi abreviations and the Hanafi scholars, as well as the brief biography of the authors of the first period and the last period Daha fazlası Daha az

Felsefi Yakınlıklar: Theodor W. Adorno ve Jean Baudrillard Arasındaki Yakınlıklara Dair

Dikmen, Mustafa

Article | 2018 | BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ5 ( 1 ) , pp.63 - 76

Bu çalışma Eleştirel Teori ya da Frankfurt Okulu olarak bilinen okula müntesip olan Theodor W. Adorno ile Jean Baudrillard’ın düşünceleri arasındaki yakınlığa odaklanmaktadır. Theodor Adorno ve Jean Baudrillard, son dönem düşünce tarihinde oldukça önemli görüşler serdetmiş iki önemli isimdir. Bu görüşlerin belli oranda bir paralellik arz ettiği söylenebilir. Bu paralelliklerin başında kültür endüstrisi, toplum felsefesi, eleştirellik ve medya gelmektedir. Adorno, düşüncelerini Almanya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nde geliştirirken, Baudrillard ise düşüncelerini Fransız düşüncesi içerisinde geliştirmiştir. Son dönem düşü . . .nce tarihine bakıldığında, iki filozofun birbirine bu kadar yakınlaşan düşüncelerinin olması –hem de birbirlerini tanımadanoldukça dikkate değerdir. İki düşünürün de belli ölçüde birbirlerinin düşüncelerini tamamladıklarını söylememiz mümkündür. Bu açıdan postmodernizmin öncülerinden sayılan Eleştirel Teori’nin teorileriyle, postmodernizmin içinden konuşan Baudrillard arasındaki irtibat oldukça önemlidir. İki düşünür de Batı’nın kendini hâkim paradigma olarak dayatmasına, Aydınlanma düşüncesiyle insanların, ulaşılması hedeflenen o hedeflere ulaşılamadığına dair aynı kanaatleri paylaşmaktadır. Dahası hem Adorno hem Baudrillard, kitleye dair açıklamalarda bulunmuş, toplumun bir kültürünün olmasından ziyade kültürün bir endüstrileşme yoluna gittiğini düşünmüşlerdir. This work focuses on the parallelism between the ideas of Jean Baudrillard and Theodor W. Adorno who is known as a follower of the Critical Theory or Frankfurt School. Theodor Adorno and Jean Baudrillard are two important thinkers that propounded considerable ideas in the recent periods. It can be said that these ideas are in parallel with each other. Cultural industry, social philosophy, criticism and media are at the forefront of these parallels. Adorno developed his thoughts in Germany, England and the United States, while Baudrillard developed his ideas in the context of the French school of thought. Despite not meeting each other, it is remarkable that the two philosophers have so close thoughts to each other. It can be said that the ideas of two thinkers complete each other. In this respect, liaison between Baudrillard who speaks from the inside of postmodernism and theories of Critical Theory, which is considered as one of the pioneers of postmodernism, is very important. The two thinkers share the same conviction that the West imposes itself on the World and through Enlightenment poeple can not achieve the goals they are aiming for. Moreover, both Adorno and Baudrillard have explanations about masses. According to them rather than saying that society has a culture, it is more appropriate to say that culture is industrialized Daha fazlası Daha az


6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.


Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.